Page 35 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 35

GİRİŞ



           –İslâm’a göre insanların yaratılış sebebi olan– Allah’a kulluk, O’nun rıza-
           sına uygun bir hayat gerçekleşemez.
            Kur’an’ı anlamak, Allah’ın ne demek istediğine ulaşmak için yapılan
           çabalar iki kelime ile ifade edilegelmiş olup bunların ilki –aynı zamanda
           bir ilmin adı olan– “tefsir”, ikincisi de “te’vil”dir.
            Sözlükte tefsir “açmak ve açıklamak”tır. “Maddî bir şeyin üstünü açıp
           ortaya çıkarmak” mânasına da gelmekle beraber daha ziyade “mâna-
           yı açmak, açık hale getirmek” anlamında kullanılmaktadır. Kelimeye bu
           mânada Kur’an’da da yer verilmiştir (Furkān 25/33). Terim olarak tefsir
           “Beşer için mümkün olan ölçüde Allah’ın muradını araştıran, anlama yol-
           larını gösteren ilim dalı” için kullanılmaktadır.
            Sözlükte “dönmek, yerine varmak, yerini bulmak” anlamına gelen evl
           kökünden türetilmiş olan te’vil, terim olarak usulcülerden önce ve sonra
           iki farklı mânada kullanılmıştır. Öncekilere göre te’vilin iki anlamından
           ilki “sözü açıklamak, mânasını belirlemeye çalışmak”tır. Taberî âyet-
           leri açıklamaya başlarken te’vil kelimesini bu mânada kullanmaktadır.
           İkincisi ise “açıklanan sözden kastedilen olayın, onunla anlatılmak iste-
           nen şeyin kendisi, yani gerçekleşmesi”dir. Birinci anlamdaki te’vil zihin-
           dedir, zihindeki bilgidir; ikincisi ise zihnin dışındadır. Meselâ söz emir
           ise “te’vil, emirle istenen fiil”dir, söz haber ise “te’vil, haber konusu olan
           hadise”dir. Kur’an-ı Kerîm’de te’vil kelimesi daha ziyade bu ikinci mâna-
           da kullanılmıştır (Nisâ 4/59; A‘râf 7/53; Yûnus 10/39; Yûsuf 12/6, 37, 44,
           45, 100; Kehf 18/78, 82; te’vil ve tefsir terimleri hakkında ayrıca bk. Âl-i
           İmrân 3/7).
            Fıkıh usulü âlimlerine göre te’vil, “geçerli bir sebebe ve delile dayalı ola-
           rak sözü öncelikli (râcih) mânasında değil de ikinci derecede akla gelen
           mânasında almak, böyle anlamak ve yorumlamak”tır. Bu tarife göre te’vil
           eden hem lafzın ikinci mânaya da geldiğini açıklamak hem de bu mânayı
           tercih etmesinin sebep ve delilini bildirmek durumundadır.
            Vahyedilen lafzın mâna ve maksadını belirlemeye yönelik faaliyet olarak
           tefsirle te’vil arasındaki fark üzerinde çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Bu
           iki kelimeyi eş anlamlı olarak değerlendiren ve kullanan âlimler karşı-
           sında Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944) gibi farklı mânalarda alanlar
           ve tanımlayanlar da vardır. Mâtürîdî’ye göre tefsir, Allah’ın kelâmından



                                                                                    37
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40