Page 27 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 27

GİRİŞ



           sonucu olarak önce onlar ıslah ve irşad edilecek, sonra da onların aracı-
           lık ve örnekliğinde diğer kavimler İslâm iman ve ahlâkına gireceklerdi.
           Bu durum ise kaçınılmaz olarak Kur’an’ın Arapça olması, ayrıca belirti-
           len amaca hem de muhataplara uygun bir üslûp taşıması sonucunu doğur-
           muştur.
            Kur’an-ı Kerîm söz şekli itibariyle ne şiirdir ne de nesirdir. O dönem
           Arapları şiire ve hikmetli sözlere düşkündüler; bu söz çeşitlerinin de alış-
           tıkları şekilleri vardı. Allah Kur’an’ın cazibesini arttırmak için onların bu
           düşkünlüklerini dikkate almış, Kur’an-ı Kerîm’e hem şiirin hem de hik-
           metli veciz sözlerin güzelliklerini, çekiciliğini ihtiva eden, fakat onlardan
           da farklı olan bir şekil ve üslûp vermiştir. Sûrelerin başlangıç ve bitişle-
           rinde, kelimelerin seçiminde ve dizilişinde, âyetlerin bitişlerindeki kafi-
           ye benzeri ses uyumlarında bu özellik ve güzellikleri görmek mümkündür.
           Yukarıda “Kur’an’ın Amacı ve Muhtevası” başlığı altında zikredilen beş
           bilgi grubu, ilk peygamberden beri bilinen ve yaşanan tevhid inancıy-
           la insanın yaratılıştan gelen (fıtrî) ihtiyaçlarına ve meyillerine uygun
           düzenlemelerden ibarettir. Bu bilgiler Kur’an-ı Kerîm’de şöyle bir metot
           ve üslûp içinde verilmiştir.
           1. Hükümler, daha sonraları fıkıhçıların ve usulcülerin yaptıkları gibi,
           teorik bakımdan zaruri olmayan açıklamalardan arındırılmış kısa metin-
           ler ve kurallar şeklinde (metin tekniğinde ve sisteminde) değil, günlük
           hayatın doğal akışı içinde geçtiği, halk arasında konuşulduğu ve yaşandığı
           biçimde verilmiştir.
           2. Farklı düşünce ve inanç gruplarıyla yapılan tartışmalarda felsefecilerin
           ve mantıkçıların kullandıkları metot ve deliller yerine bilgi, kültür ve eği-
           tim bakımından orta dereceyi temsil eden halkın anlayacağı, ikna olaca-
           ğı deliller (meşhûrât, müsellemât, hatâbiyyât) kullanılmış, felsefecilerin
           itibar ettikleri kesin deliller (burhan) bu kanıtların içine gizlenmiş, satır
           aralarında verilmiştir.
            Müfessirlerin çoğu, bu iki bilgi grubuna giren her âyet için bir kıssa
           (hadise, olay) tesbit edip bunu ilgili âyetin geliş sebebi olarak göstermeye
           çalışırlar. Halbuki –bazılarının özel sebepleri olsa da– bu âyetlerin geliş
           sebebi, genel olarak Kur’an’ın gönderiliş amacıyla ilgilidir, ona bağlıdır.
           Bu amaç insanoğlunu eğiterek kemale erdirmek, sapkın (bâtıl) inançları
           ve fıtratı bozan, kemal yolculuğunu olumsuz etkileyen davranışları (fâsid



                                                                                    29
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32