Page 21 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 21
GİRİŞ
kabileler arasında farklı okumalara imkân hâsıl olması ve bazı sahâbîlerin
özel nüshalarında –Kur’an’dan olmayan– bir kısım açıklayıcı kelimele-
rin bulunması idi. Huzeyfe bu ihtilâfın tefrikaya, bölünüp parçalanmaya,
kitap üzerinde şüphelerin oluşmasına sebep olacağından korkmuş, hali-
feden duruma müdahale etmesini rica etmişti. Bunun üzerine halife yine
Zeyd b. Sâbit başkanlığında dört kişiden oluşan bir heyet kurmuş, heyete
daha önce yazılan mushafı ve Kureyş lehçesini esas alıp diğerlerine (diğer
harfler) yer vermeden birkaç nüsha mushaf yazmaları, yani ana nüsha-
dan birkaç kopya çıkartmaları emrini vermiştir. Heyet yedi nüsha yazmış,
Halife Osman bunları İslâm ülkesinin yedi bölgesine göndermiş, ayrıca
bunların doğru okunmasını sağlamak üzere uygulayıcılar da görevlendir-
miştir (görevlilerin isimleri için bk. İbrâhim et-Tûnisî, Delîlü’l-hayrân, s.
12). Halife bundan sonra Kur’an’ın bu nüshalardaki şekil ve lehçeye göre
yazılıp okunmasını, ona uymayan farklı lehçelerden kelimelerle açıkla-
maları ihtiva eden özel yazmaların yok edilmesini istemiştir.
Allah Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerîm’i koruma vaadinin bir tecellisi olmalı-
dır ki, bu ilk nüshaların gönderildiği bölgelerde yaşayan müslümanlar, o
mushafları esas alarak onların aynı olan birçok Kur’an nüshası yazmış-
lar; ayrıca İslâm tarihinin her döneminde ve bütün İslâm ülkelerinde çok
sayıdaki müslüman tarafından Kur’an-ı Kerîm ezberlenmiş, böylece bu
kutsal emanetin hiçbir değişikliğe uğramadan sonraki nesillere intikali
sağlanmıştır. Hz. Osman’ın anılan heyete hazırlattığı yedi nüshanın âkı-
betine gelince, bu konudaki bilgiler net olmamakla birlikte bunların en
az üçünün günümüze kadar geldiği kabul edilmektedir. Bu üç nüshadan
biri Osmanlılar’ın Medine’den çıkarken yanlarında getirdikleri ve halen
Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan nüshadır. İkincisi Timur’un Şam’dan
alıp götürdüğü nüshadır ve halen Taşkent’te bulunmaktadır. Üçüncüsü
ise İngilizler’in Moğol hükümdarlarının sarayından alıp götürdükleri ve
Londra India Office Kütüphanesi’ne koydukları nüshadır (Hamîdullah,
Kur’an Tarihi, s. 87). İlk mushaflar konusunda değerli bilgiler veren
Osman Keskioğlu’na göre de Medine mushafı günümüze kadar gelmiştir.
Kûfe mushafının 1689’da Suriye’de olduğu hakkında kesin bilgiler vardır.
Şam mushafı son zamanlara kadar korunmuş olup Suriyeli Abdülhakîm
Efgānî tarafından resim yapar gibi aynen kopya edilen bir nüshası Şam’da
23