Page 187 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 187
2 / BAKARA SÛRESİ · 109 – 113
âyette dolaylı olarak müslümanların da dinî, fikrî ve bilimsel görüşleri-
ni savunurken, duygusal hükümlerden, taklitten sıyrılmaları; görüşlerini
ve inançlarını gerçekliği kuşkulu delillere değil, kesin kanıtlar üzerine
temellendirmeleri, dindarlıklarını bu düzeye yükseltmeleri gerektiğine
işaret edilmekte olup bu, Kur’an’ın her vesileyle üzerinde durduğu bir
öğreti ve mesajdır.
112. Yahudilerin veya hıristiyanların, sadece kendi dinlerine mensup
olanların cennete girecekleri yolundaki iddiaları bir delilden yoksun
olup kuruntudan ibarettir. Gerçekte ise kim “ihsan sahibi” olarak kendi-
ni Allah’a teslim ederse işte o ecrini Allah’tan alacaktır; dolayısıyla cen-
nete girecek olan da bunlardır.
Arapça’da “vech” (yüz) kelimesi “bir şeyin veya bir kimsenin kendisi,
zatı, benliği” anlamlarında kullanılmakta olup (Taberî, I, 494) Kur’an’da
da sık sık bu anlamda hem Allah hem de insan için geçmektedir (meselâ
bk. Bakara 2/115, 272; Nisâ 4/125; Ra‘d 13/22).
Âyetteki “muhsin” kelimesinin masdarı olan ihsan ise “bir işi sami-
miyetle, iyi niyet ve ihlâsla yapmak” anlamına gelir. Ayrıca “başkalarına
haklarını veya haklarından daha fazlasını verme” anlamında da kullanıl-
maktadır. Hz. Peygamber, Cebrâil’le aralarındaki bir konuşmayı içeren,
bu sebeple “Cibrîl hadisi” diye bilinen bir hadisinde bu kavramı, “İhsan,
Allah’ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir; çünkü her ne kadar sen
O’nu görmüyorsan da O seni görmektedir” şeklinde açıklamıştır (Buhârî,
“Îmân”, 37). Bu açıklamada ihsan kavramı, “ibadeti en iyi şekilde yapma”
anlamında özel bir terim olarak kullanılmıştır. Ancak ihsan daha genel
olarak, “iyi niyet ve ihlâsla, bütün işlerin en hayırlısını ve en güzelini en
iyi şekilde yapma” anlamında bir ahlâk terimi olarak kullanılır. Kur’an-ı
Kerîm’de bu şekilde iyi işler yapanlar, sık sık “muhsin” ve “muhsinler”
şeklinde anılarak övülmektedir.
Ahlâk bilginleri, “Allah size adalet ve ihsanı emreder” (Nahl 16/90)
meâlindeki âyeti de dikkate alarak, adaleti başkalarının haklarını ihlâl
etmemeyi gerektiren, ihsanı da –buna ek olarak– başkalarının yararı için
kendi haklarından fedakârlık etmeyi, onlara iyilik etmeyi sağlayan bir
erdem olarak açıklamışlardır.
189