Page 184 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 184

2 / BAKARA SÛRESİ · 109 – 113



                 gelen bir ahlâk terimi olup İslâm’ın müminlerde bulunmasını istediği
                 önemli erdemlerden birini ifade eder. Terim ayrıca fıkıh ve kelâm bilim-
                 lerinde de kullanılır.
                   “Hoşgörün” şeklinde tercüme edilen fiilin masdarı safh olup bu, “bir
                 kimsenin kendisine kötülük edene aldırmaması, ondan yüz çevirmemesi,
                 onu hoşgörüp bağışlaması” anlamına gelir; âyet ve hadislerle diğer İslâmî
                 kaynaklarda sık sık af kelimesiyle birlikte kullanılır.
                   Câhiliye toplumunda kötülüğü kötülükle karşılamak genel bir anlayış ve
                 uygulama idi. Bunun aksine davranış, çoğunlukla zayıflık ve âcizlik işareti
                 sayıldığından insanlar affetmekten ziyade cezalandırma yolunu seçerler-
                 di. Buna karşılık Kur’an-ı Kerîm’de Allah’ın affediciliği çeşitli vesileler-
                 le dile getirilerek affın ilâhî bir sıfat ve yüksek bir meziyet olduğu ortaya
                 konmuştur. Kur’an-ı Kerîm’e göre bir kötülüğün karşılığı ona denk bir
                 cezadır ve bu adaletin gereğidir. Hiçbir suçlu daha fazlasıyla cezalandı-
                 rılamaz, çünkü bu zulümdür. Buna karşılık haksızlığa uğrayan affederse
                 “Onu ödüllendirmek Allah’a aittir” (Şûrâ 42/40). Bu sebeple müslüman-
                 lar bu erdemi benimseyip uygulamaya çağırılırken “Onlar bağışlasınlar,
                 hoşgörsünler; Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz!” buyurul-
                 muştur (Nûr 24/22).
                   Hz. Peygamber’in affediciliğine dair de pek çok hadis bulunmaktadır.
                 Ayrıca bütün ahlâk kitaplarında dinî, ahlâkî ve sosyal hayat bakımından
                 affın önemi üzerinde durulmuş; birey ve topluma sağlayacağı yararlar
                 gösterilmiştir. Kur’an-ı Kerîm’de affın teşekkür ve minnet duygularını
                 harekete geçireceğine işaret edilmiş; Hz. Peygamber de “Allah kötülü-
                 ğü affeden kişiyi mutlaka aziz kılar” buyurmuştur (Müsned, II, 235, 438).
                 Arapça’da aziz kelimesinin hem “şerefli” hem de “güçlü” anlamına geldi-
                 ği göz önüne alınırsa bu hadiste affın faydasının oldukça geniş tutulduğu
                 görülür. Râgıb el-İsfahânî affın sağladığı mutluluğa cezalandırma ile ula-
                 şılamayacağını, bu erdemin insana toplum içinde itibar kazandıracağını
                 belirterek, özellikle cezalandırma gücü ve imkânı bulunanların buna rağ-
                 men affı tercih etmelerini saygıdeğer bir davranış olarak nitelemektedir
                 (ez-Zerî‘a ilâ mekârimi’ş-şerî‘a, s. 344). Bu bakımdan affın tebliğ ve eğitim
                 metodu olarak da önemi büyüktür. Kur’an-ı Kerîm’de affın ıslah edici
                 yönüne de işaret edilmiş (Şûrâ 42/40); Resûl-i Ekrem’in tebliğindeki



          186
   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189