Page 252 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 252

2 / BAKARA SÛRESİ · 168 – 171



                   Genel bir kural olarak eşyada aslolan mubahlık ve helâlliktir. Bu sebep-
                 le bir davranışın helâl olduğunu anlamak için bu yönde bir açıklamanın
                 bulunması gerekli değildir; yasaklayıcı veya kısıtlayıcı bir hükmün bulun-
                 maması yeterlidir. Kur’an-ı Kerîm Allah’ın kulları için serbest bıraktı-
                 ğı, helâl kıldığı nimetlerin, güzelliklerin din adına, herhangi bir haklı
                 gerekçeye dayanmadan haram sayılmasını yasaklamış (bk. A‘râf 7/32);
                 ayrıca bizzat Hz. Peygamber’e hitap ederek, Allah’ın helâl kıldığı şeyleri
                 kendisine haram kılmamasını istemiştir (Tahrîm 66/1).
                   Âhirette bütün inançlarının, eylemlerinin, ümitlerinin yıkılıp gittiğini
                 gören inkârcı müşriklerin pişmanlıklarını, çaresizliklerini, kaygı ve kor-
                 kularını kısa fakat son derece çarpıcı ve ibret verici bir üslûpla yansıtan;
                 böylece Allah’ın yardım ve desteğini kaybedenlerin âhiretteki yalnızlığını
                 ve yıkılışını gönlü hakikate açık insanlara etkili bir biçimde hissettirmek
                 suretiyle Kur’an’ı doğru okuyabilenlere son derece değerli bir ders veren
                 âyetlerin ardından burada da insanlar, bu dersten yararlanarak helâl
                 ve temiz olan şeylerden yiyip içmeye, şeytanın izinden gidip haramlara
                 bulaşmamaya çağırılmaktadır. Çünkü şeytan insanların düşmanı olup
                 onlar için daima ve yalnızca kötü şeyler ister; onları haramlara, edep dışı
                 davranışlara, Allah hakkında O’nun her bakımdan yetkinliği ve yüceliği
                 ile bağdaşmayan sözler söylemeye kışkırtır. Kuşkusuz bu uyarılar önce-
                 likle Kur’an’ın ilk muhatabı olan müşriklere yöneliktir. Bununla birlikte
                 söz konusu uyarılar, bütün insanlar için hayatî değer taşıyıp müminlerin
                 de helâle harama riayet etmeleri, şeytanın kışkırtmalarına karşı daima
                 dikkatli ve ihtiyatlı davranmaları gerektiğini ima etmektedir.
                   “Şeytanın izinden gitmek” onun kışkırtmalarına, dürtülerine açık ve
                 zayıf bir ruha sahip olmak demektir. Bundan kurtulmak ise en başta güçlü
                 bir imana; her türlü dinî ve dünyevî konularda doğru ve yeterli bilgiler
                 yanında, kısaca takvâ kavramıyla ifade edilen yüksek bir dinî ve ahlâkî
                 duyarlılık geliştirmeye bağlıdır. Bu şekilde ruhsal donanıma sahip olan
                 insanlar, kendilerini şeytanın kışkırtmalarından koruyacak kudret ve
                 imkânı, şeytanî baskılara karşı direnecek irade gücünü de kazanmış olur-
                 lar. Nitekim başka âyetlerde bildirildiğine göre şeytan son derece kur-
                 nazca hileli, aldatıcı yollara başvurarak insanları yoldan çıkaracağına and
                 içmiş; sadece Allah’ın “ihlâslı kullarını” yani Allah’a yürekten bağlı olup



          254
   247   248   249   250   251   252   253   254   255   256   257