Page 249 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 249
2 / BAKARA SÛRESİ · 163 – 167
ne– Allah’ın dışında sevip bağlandığı, Allah’ı sever gibi sevdiği şeyleri
ölçü alacaktır. Kur’an Allah’ın iradesine göre yaşamaya hidayet, o iradeyi
dikkate almadan yaşamaya da dalâlet adını verir. Allah’ın iradesini dik-
kate almayan insan, mutlaka bunun yerine başka bir iradenin buyruğuna
girer. Bu ya tanrı gibi bağlanıp boyun eğdiği nefsinin, tutkularının buy-
ruğudur veya aynı ölçüde mahkûmu olduğu başka bir varlığın ya da var-
lıkların buyruğudur. Allah sevgisini başka hiçbir sevgiye karıştırmayan
ve hiçbir şeyle değişmeyen insan, diğer varlıklara sevgisinin Allah sev-
gisiyle çatışması durumunda bütün ilişkilerini Allah sevgisine ve dola-
yısıyla Allah’ın iradesine göre düzenleyeceğinden, onun bütün ilişkileri
bilinçli ve iradeli olacaktır. Bu sebeple güçlü bir iman gerçek bir özgür-
lüktür. Çünkü hakiki mümin ve müslüman, Allah’ın onaylamayacağı bir
buyruğa uymamaya özen gösterir. Allah yalnız iyi ve doğru olan şeyleri
onayladığına göre hakiki müslüman her zaman doğruluğun ve doğruların
yanındadır. Gerçek özgürlük de budur. Asıl kölelik ise, gerçek ve iyi olanı
görüp seçemeyecek kadar kalbi ve iradesi körelmiş olan insanların köle-
liğidir. Bu açıdan küfür ve şirk, yani kalbinde Allah sevgisi taşımamak ya
da başka şeylerin sevgisini Allah sevgisine üstün tutmak, bütün kötülük-
lerin başıdır. Bu sebeple âyette başka varlıkları Allah’a eş ve ortak tutan-
lar “zalimler” diye anılmıştır. Aslında onlar, bu tutumlarıyla önce kendi-
lerine zulmetmişlerdir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm birçok yerde inkârcıları
“kendilerine zulmedenler” diye tanıtır (meselâ bk. Bakara 2/54, 57; A‘râf
7/177; Hûd 11/101; Fâtır 35/32). Buna göre Allah’ı tanıyıp Allah sevgisini
başka her şeyin üstünde tutanlar ve böylece hidayet yolunu seçenler de
önce kendilerine karşı âdil davranmış, kendilerine iyilik etmiş olurlar
(meselâ bk. Yûnus 10/108; Neml 27/40, 92; Rûm 30/44; Fâtır 35/18).
Allah’ı sevmenin birinci şartı O’nu tanımak ve bilmektir. İnsan bilme-
diği şeyi sevemez. Bu sebeple önce 163-164. âyetlerde Allah’ın yüce zâtı
tanıtılıp kanıtlar sergilenmiş, ardından Allah’ı her şeyden çok sevme-
nin gerekliliğinden söz edilmiştir. İnsan Allah’ın zâtı, sıfatları ve fiille-
ri hakkında bilgi sahibi oldukça; O’nun ilim, irade ve gücünün eserleri
olan harikaları daha yakından ve derinden kavradıkça kuşkusuz Allah’a
olan sevgi, saygı ve bağlılığı da güçlenecektir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de
insanlar ısrarla, karıncasından gök cisimlerine kadar, bütün evren hak-
251