Page 171 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 171

2 / BAKARA SÛRESİ · 102 – 103



           Kezâ onlar, cinlerin insanlara gaybı öğrettiği, Süleyman’ın ilminin bu
           kaynaktan geldiği, saltanatını da bu bilgilerle gerçekleştirdiği, bu bilgiler
           sayesinde insanları, cinleri, rüzgârı emri altına aldığı yolunda inançlara
           kapılmışlardır (Zemahşerî, I, 85).
             Asıl kâfir olan Süleyman değil şeytanlardır; “Çünkü insanlara sih-
           ri ve Bâbil’de iki meleğe, Hârût’la Mârût’a indirileni öğretiyorlardı.”
           Müfessirlerin çoğu Hârût ve Mârût’a indirilenin de sihir olduğunu belir-
           tirler. Buna göre şeytanların öğrettiği şey, Allah tarafından bu iki mele-
           ğe indirilen sihirdir. Fakat bazı eski ve yeni müfessirler, “ve mâ ünzile
           ale’l-melekeyni” cümlesindeki “mâ” kelimesini olumsuzluk edatı kabul
           ederek bu cümleyi, “İki meleğe (Cebrâil ve Mîkâil) böyle bir şey indiril-
           medi” şeklinde anlamışlardır (bk. Taberî, I, 452; Şevkânî, I, 131; Reşîd
           Rızâ, I, 403). İbn Abbas ve Rebî‘ b. Enes’e isnat edilen bu yorumu dikkate
           alan Taberî âyeti şöyle anlamlandırıyor: “Onlar (yahudiler), Süleyman’ın
           hükümranlığı hakkında şeytanın düzüp koştuğu şeylere uydular. Halbuki
           iki meleğe böyle bir şey indirilmedi. Fakat inkârcı şeytanlar Bâbil’de
           insanlara, yani Hârût ve Mârût’a sihir öğretiyorlardı. Buna göre âyette-
           ki iki melekten maksat Cebrâil ve Mîkâil’dir. Çünkü yahudi sihirbazları,
           Allah’ın Süleyman’a sihri Cebrâil ve Mîkâil’in diliyle indirdiğine inanır-
           lardı. Âyette Allah bunu yalanlamış ve elçisi Hz. Muhammed’e, Cebrâil ve
           Mîkâil’in asla sihir indirmediğini haber vermiş; ayrıca Süleyman’ı, yahu-
           dilerin isnat ettikleri sihirden tenzih etmiş; sihrin bir şeytan işi olduğu-
           nu, şeytanların Bâbil’de insanlara sihir öğrettiklerini; aslında insanla-
           ra bunu öğretenin, Hârût ve Mârût isimli iki kişi olduğunu bildirmiştir.
           Bu anlayışa göre Hârût ve Mârût insan isimleridir ve böylece yahudilerin
           iddiaları reddedilmiş olmaktadır (Taberî, I, 452).
             Seyyid  Kutub  da  âyeti  bu  yönde  açıkladıktan  sonra  şöyle  diyor:
           “Anlaşılan ortada bu iki melekle ilgili bir hikâye vardı. Yahudiler ya da
           şeytan, bu iki meleğin büyücülüğü bildiklerini, onu halka öğrettikleri-
           ni iddia ediyor ve bu sanatla ilgili bilginin onlara Allah tarafından veril-
           diğini yayıyorlardı. Kur’an-ı Kerîm bu iftirayı, yani büyücülüğün bu iki
           meleğe indirildiği iftirasını da yalanlıyor” (I, 146). Ancak Elmalılı, âyetin
           devamının böyle bir yorumu kabule elverişli olmadığı kanaatindedir (I,
           95-96).



                                                                                   173
   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176