Page 175 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 175

2 / BAKARA SÛRESİ · 104 – 108



           daki peygamberlere indirilmiş bazı kitaplardan, zebur ve sahîfelerden
           bahsedilmekle birlikte (genişbilgi için bk. Remzi Kaya, “Ehl-i Kitap”,
           DİA, X, 516-519), Allah katından indirilmiş Kur’an’ın dışında iki kitap
           (Tevrat ve İncil) bulunmaktadır. Kur’an’da otuz bir defa tekrar edilen
           “ehl-i kitap” tabiriyle de özellikle bu iki kitabın muhatabı olan yahudi-
           lerle hıristiyanların kastedildiği anlaşılmaktadır (bk. Taberî, VIII, 69).
           Kur’an ve hadislerle diğer İslâmî kaynaklarda ehl-i kitap tabiri yanın-
           da, Yehûd ve Benî İsrâil tabirleriyle yahudilerden, nasârâ kelimesiyle
           de hıristiyanlardan geniş olarak söz edilmiştir. Kur’an-ı Kerîm’de diğer
           bazı dinlere de işaret edilmekle birlikte, özellikle bu iki din üzerinde
           geniş olarak durulmasının çeşitli sebepleri vardır. Öncelikle Kur’an’ın o
           dönemdeki muhatapları bu iki dini biliyorlardı; bu dinlerin mensupları
           Hicaz bölgesinde önemli bir etkinliğe sahip olup müslümanlarla iç içe
           yaşıyorlardı; bunun sonucu olarak ilk temaslar da onlarla kuruluyordu.
           Ayrıca, bu iki dinin mensuplarının, bazı eksikliklerinin ve yanlışlıkları-
           nın yanında Allah, Peygamber, âhiret ve kutsal kitap inançlarının bulun-
           ması, bu suretle ilâhî kaynağa dayanmaları da Kur’an-ı Kerîm’in bu iki
           dine ve mensuplarına daha çok yer vermesine yol açmıştır. Özellikle
           bu son durumları sebebiyle İslâm dini Ehl-i kitap hakkında müşrikler,
           ateistler ve diğer bâtıl din mensuplarına göre daha ayrıcalıklı hükümler
           getirmiştir. Meselâ Ehl-i kitap kadınlarla evlenilebilir, kestikleri hay-
           vanların etleri yenilebilir. İslâm toplumunda onlar tam bir din ve ibadet
           hürriyetine sahiptirler; İslâm devletinin vatandaşları olarak, temel insan
           haklarının yanında, vatandaşlık (zimmîlik) haklarından da yararlanırlar
           (genişbilgi için bk. Ahmet Özel, İslâm Hukukunda Ülke Kavramı, s. 311-
           319).
             Sözlükte müşrik kelimesi, “ortak kabul etmek, ortak saymak” anlamına
           gelen şirk kökünden türetilmiş olup akaid terimi olarak “Allah’ın dışında
           herhangi bir varlığa Allah’a özgü fiil ve sıfatlar isnat etmek suretiyle o var-
           lığı veya varlıkları Allah’a ortak koşan” anlamına gelir. Müşrik ile Allah’a
           inanmayan arasındaki en önemli fark, ikincisinin Tanrı tanımaz (ateist)
           olmasına karşılık müşrikin, bir yaratıcının varlığını kabul etmesi, fakat
           başka varlık veya varlıklara da tanrısal nitelikler yükleyerek onları ger-
           çek Tanrı’ya ortak koşmasıdır. Fakat sonuçta şirk de, Allah’ın her yönden
           birliğini ve eşsizliğini inkâr anlamı taşıdığı için küfrün bir çeşidi sayılır.



                                                                                   177
   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179   180