Page 176 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 176
2 / BAKARA SÛRESİ · 104 – 108
Meselâ iki tanrı inancına sahip olan Mecûsîler İslâm’a göre hem müş-
rik hem de kâfirdirler. Kur’an’da ise müşrik kelimesiyle çoğunlukla Hz.
Peygamber’in ilk muhatapları olan putperest Araplar kast edilmiş ve eleş-
tiriler onlara yöneltilmiştir. Ancak öteki peygamberlerin mücadele ettiği
inkârcı kavimlerden müşrikler diye söz eden veya onların inançlarını şirk
olarak niteleyen âyetler de bulunmaktadır (meselâ bk. En‘âm 6/81).
Konumuz olan âyette müslümanlar hakkında düşmanlık duyguları bes-
leyen Ehl-i kitap ve özellikle yahudilerle müşriklerin ortak bir özelliğine
işaret edilmektedir. Buna göre her iki kesim de Allah tarafından müs-
lümanlara iyilik gelmesini, onların maddî ve mânevî nimetlere mazhar
olmalarını istemiyor; bilhassa müslümanların İslâm ve Kur’an’la müşer-
ref olup itibar kazanmaları onların kıskançlık duygularını kabartıyor ve
huzurlarını kaçırıyordu. Çünkü yahudiler kutsal kitaba sahip olmayı ve
peygamberler gönderilmesini kendi kavimlerinin tekelinde gördükleri
için son peygamberin Araplar içinden seçilmesini hazmedemiyor; müşrik
Araplar ise İslâm’ın hızla gelişmesini ve müslümanların çoğalıp güçlen-
melerini kendi gelecekleri için tehlikeli görüyorlardı. Bakara sûresinin,
müslümanların açık bir şekilde güç kazanıp bağımsız bir dinî ve siyasî
toplum haline geldikleri Medine döneminde indiği dikkate alınırsa, müs-
lümanların başlıca düşmanları olan yahudilerle müşriklerin, hem dinî
hem de siyasî açıdan kendi gelecekleri için tehlikeli gördükleri bu geliş-
meler karşısında kaygı ve telâşa kapılmalarının, bu yüzden müslümanlara
kıskançlık duyguları besleyip onların ilâhî hayır ve lutuflara mazhar olma-
larından rahatsızlık duymalarının sebebi daha iyi anlaşılır.
Âyette “Halbuki Allah rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah büyük
lutuf sahibidir” buyurularak onların kıskançlıkları, kötü niyetleri ve müs-
lümanlar aleyhindeki temennilerinin sonuçsuz kalacağına işaret edil-
miştir. Ehl-i kitap ve müşrikler, müslümanların iyiliğini istemezken, bu
tutumlarıyla iyiliklerin sahibi olan Allah’ın takdirinden hoşnut olmadık-
larını ortaya koyuyorlardı.
106. Sözlükte “iptal etmek, gidermek, yok etmek, nakletmek” gibi
anlamlara gelen nesh (nesih), İslâmî bir terim olarak “dinî bir hükmün
yürürlükten kaldırılması veya daha sonra gelen bir hükümle değiştiril-
mesi” anlamında kullanılır. Sadece buyruk ve yasaklarda nesih söz konu-
178