Page 178 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 178

2 / BAKARA SÛRESİ · 104 – 108



                 ilâhî mesajların unutturulması, yani sonraki kitaplara ve rivayetlere hiç
                 intikal etmemesi de kastedilmiş olabilir.

                 107. “Göklerin ve yerin hükümranlığı”ndan maksat, evrendeki canlı ve
                 cansız bütün varlıklarla olayların yaratılıp yönetilmesidir. Kur’an öğre-
                 tisine göre Allah kadir-i mutlaktır; evrende olup biten her şey O’nun
                 ilim, irade ve kudret sıfatlarının eserleridir. O, bütün sebeplerin sebebi,
                 hâkimler hâkimidir. Evrenin yasalarını koyan, sebep ve illetleri belirle-
                 yen ve her şeyin bu yasalara ve sebeplere göre işleyişini sağlayan O’dur.
                 Aynı şekilde bir öğretinin veya hükmün konulmasını veya yürürlükten
                 kaldırılmasını sağlayan da O’dur. Bu çerçevede farklı zamanlarda ihti-
                 yaç ve şartlara göre yeni peygamberler ve kitaplar göndererek ve böylece
                 eski bazı hükümleri yürürlükten kaldırarak (nesih) yeni hükümler koyan
                 da O’dur. Evrenin genel düzeni ve yasaları yanında çeşitli devirlerdeki
                 insanlık yasalarının gelişimi de genel planda Allah’ın belirtilen hüküm-
                 ranlığı çerçevesinde gelişmektedir. Böyle olunca, bütün varlıklar gibi
                 bireylerin hayatı da O’nun bu sınırsız hâkimiyetine bağlı olup bu durum-
                 da insanların O’ndan başka hiçbir dostu, sahibi ve yardımcısı yoktur.
                 Kelime-i tevhidin, “Lâ ilâhe illallah” şeklindeki ilk cümlesi, Kur’an’ın
                 her vesileyle vurgulayarak gönüllere işlemek istediği böyle bir tanrı inan-
                 cını dile getirmekte olup İslâm’da bu inanç, dinin temeli ve müslüman
                 olmanın da birinci şartıdır.
                   Allah’ın yer ve gökler üzerindeki hükümranlığının âyette soru şeklin-
                 de ortaya konması, bunun kesinliğine işaret eden Kur’an üslûbunun bir
                 örneğidir. Buna göre “bilmez misin” sorusu, “Bunu açık seçik biliyorsun.
                 Şu halde yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın bir hük-
                 mü neshedip veya unutturup, onun yerine daha hayırlısını veya benzeri-
                 ni getirmesinin de O’nun yetkisinde olduğunu bilmen gerekir” anlamına
                 işaret eder. Hz. Peygamber’in bunda hiçbir kuşkusu yoktu. Şu halde âyetin
                 lafzına göre Resûlullah’a sorulan bu soru onun şahsında, başta müslüman-
                 lar olmak üzere bütün insanlığa yöneltilmiştir. Nitekim âyetin sonunda
                 çoğul ifadenin yer alması da bunu gösteriyor.

                 108. Tefsirlerde nakledilen rivayetlere göre yahudilerin Hz. Mûsâ’ya,
                 “Allah’ı bize açıkça göster” (Nisâ 4/153) demeleri gibi, müşrik Araplar



          180
   173   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183