Page 169 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 169

2 / BAKARA SÛRESİ · 102 – 103



             İslâmî literatürde Hârût ve Mârût hakkında nakledilen rivayetlerin
           çoğu az farkla, bir geç dönem yahudi eseri olan Midraş Avkir’de bulu-
           nur. Buradaki rivayete göre tûfandan sonra putperestlik ibadetinin hâlâ
           sürmesi Elohim’i (Tanrı) kızdırır. Şemhazai ve Azael adında iki melek
           Tanrı’ya, insanı yaratmasının kötü olduğunu söylerler; çünkü insanlar
           yeryüzünde bozgunculuk yapmışlardır. Bu iki meleğin, dünyaya indikle-
           rinde insanlar arasında Tanrı’nın hükmünü yayacaklarını vaad etmeleri
           üzerine Tanrı onları yeryüzüne gönderir. Hikâyenin geri kalan kısmına
           bakılırsa bu melekler insanlara sihir öğretirler. Kökeni çok daha eski
           rivayetlere uzanan bu hikâye şüphesiz Tekvîn’deki (6/2-4) “Tanrı oğulla-
           rının insan kızlarıyla” olan evliliklerini açıklamaya yöneliktir.
             “Tobit  Kitabı”  (3/8)  ve  “Süleyman’ın  Ahdi”  adlı  apokrifal  (uydur-
           ma) yahudi metinlerinde Tanrı’nın denemek için gönderdiği melek,
           Asmodaios (Asmodeus) adını alır. Zerdüştîlik’te insanlara kötülüğü tel-
           kin eden bu cin, “Süleyman’ın Ahdi”nde Kur’anî ifadeyi çağrıştıracak
           şekilde karı ve kocanın arasını açmak için insanlara büyü öğreten kötü
           bir varlık pozisyonundadır (E. Davis, “Asmodeus”, Encyclopaedia Judaica,
           III, 754, 755).
             Yeni Ahid külliyatında Petrus’un II. Mektubu (2-4) ve Yehuda’nın
           Mektubu’nda (6) “düşmüş (yeryüzüne gönderilmiş) melekler”e atıf varsa
           da, bunların oryantalistlerce ileri sürüldüğü üzere Hârût ve Mârût’u ima
           etmesi zayıf bir ihtimaldir.
             Kur’an-ı Kerîm’de Hârût ve Mârût’un zikredildiği konumuz olan âyet,
           Süleyman’a atılan iftiralarla Hârût ve Mârût’un sihir öğretişi hakkında iki
           ana konuya dair bilgi verir. Müfessirler bu âyetin sihir öğretme ve öğren-
           menin sakıncalarını vurguladığı konusunda hemfikirdirler.
             Bu âyette Hârût ve Mârût hakkında ayrıntıya girilmediği, ayrıca Hârût
           ve Mârût’la ilgili senedi güvenilir hiçbir hadis bulunmadığı halde tarih
           ve tefsir kitaplarında, özellikle “İsrâiliyat” denilen ve hadis literatürüne
           de giren yahudi kaynaklı rivayetlerde bazı ayrıntılı bilgiler verilmektedir.
           Ancak Taberî, Kādî İyâz, İbn Hazm, Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, Kurtubî,
           İbn Kesîr, İbnü’l-Cevzî, Fahreddin er-Râzî, Tabersî gibi müfessir ve
           bilginler bu rivayetleri tenkit etmişler, uydurma veya zayıf olduğunu
           ifade etmişlerdir. Meselâ İbn Kesîr bu rivayetlerin hepsinin uydurma
           olduğunu ve gerçekte yahudi asıllı Kâ‘b el-Ahbâr’dan kaynaklandığını



                                                                                   171
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174