Page 165 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 165

2 / BAKARA SÛRESİ · 102 – 103



           lürken, Kur’an-ı Kerîm’de bütün peygamberlerin mâsumiyeti yönündeki
           yaklaşım Hz. Süleyman için de sergilenerek bu iddia kesinlikle reddedil-
           miş (aşağıya bk.) ve onun sadece bir defa, çok sevdiği cins atlarıyla meşgul
           olmak yüzünden Allah’ı anmayı ihmal ettiği (dua veya ibadetinin vaktini
           geçirdiği), fakat çok geçmeden bu hatasından dolayı tövbe edip af dilediği
           ve bağışlandığı bildirilmiştir (Sâd 38/30-35).
             Âyetteki  “şeyâtîn”  (şeytanlar)  kelimesi  klasik  tefsirlerde  gelenek-
           sel anlamda şeytanlar şeklinde anlaşılmış; ancak M. Reşîd Rızâ, En‘âm
           sûresinin 116. âyetine dayanarak buradaki şeytanları “birtakım kıssalar
           ve masallar anlatan insanlar veya vesvese veren cinler veya her iki cins-
           ten varlıklar” (I, 397), Süleyman Ateş de “şeytan ruhlu kişiler” şeklinde
           yorumlamıştır (I, 203). Anılan kelimenin, bu söylenenlerin hepsini kap-
           sadığı da düşünülebilir.
             Sözlükte sihir “sebebi ve kaynağı gizli durum, büyü, gözbağcılık” gibi
           anlamlara gelen Arapça bir kelime olup, terim olarak tabiat üstü güçlerle
           ilişki kurmak veya kendilerinde gizli güçler bulunduğuna inanılan bazı
           tabii nesneleri kullanmak suretiyle faydalı, koruma gayeli ya da zararlı
           bazı sonuçlar elde etmek için yapılan işleri ifade eder. Sihir veya büyü-
           nün başlıca gayesi, bitkileri, hayvanları, insanları, doğal olayları, güçleri
           veya nesneleri kullanarak veya kontrol ederek birine iyilik ya da kötülük
           etmek suretiyle maddî veya mânevî bir menfaat ve başarı sağlamaktır. Bu
           anlamda büyü, tarihin çok eski dönemlerinden beri her toplumda yapıl-
           mış ve yapılmakta olup antropoloji, sosyoloji, fenomenoloji, dinler tari-
           hi, etnoloji, mitoloji gibi bilim dallarıyla uğraşanlar büyünün nitelik ve
           özellikleri, tarif ve tasnifi, dinle büyünün ilişkisi, benzer ve farklı yönleri
           vb. konular üzerinde durmuşlar, sonuçta bu alanda çok geniş bir literatür
           oluşmuştur.
             Câhiliye döneminde de sihir yaygındı. Cincilik, kehanet, fal okları
           atmak, yıldızlara bakmak, küçük kareler çizip içlerine harf veya sayı yaz-
           mak, düğüm atmak ve üflemek gibi sihir çeşitleri uygulanmaktaydı ve
           bütün bu işler putperestlikle birlikte yürütülüyordu. Araplar sihirbazlar-
           dan çekinir ve onlara saygı duyarlardı. Özellikle eski dönemlerde Firavun
           gibi hak dine karşı mücadele verip onu başarısız kılmaya kalkışanların
           sihir ve sihirbazlardan yararlanma yoluna gitmesi; ayrıca müşriklerin,
           Hz. Peygamber’in ve İslâm’ın başarısını sihir diye niteleyerek gölgeleme-



                                                                                   167
   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169   170