Page 160 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 160
2 / BAKARA SÛRESİ · 97 – 98
Mîkâil de İbrânîce’deki Mikhael’in Arap telaffuzundaki şekli olup büyük
meleklerden birinin ismidir. Bu isim Kur’an’da sadece konumuz olan 98.
âyette geçer. Bazı hadislerle diğer İslâmî kaynaklarda Mîkâil’in yağmur
yağdırmak, bitki bitirmek gibi tabiat olaylarını düzenlemekle ve yara-
tıkların rızıklarını yönetmekle görevli olduğu belirtilir. Bir hadiste Hz.
Peygamber’in, cehennemin bekçisi Mâlik ile Cebrâil ve Mîkâil’i rüyasın-
da gördüğü (Buhârî, “Bed’ü’l-halk”, 7), başka bir hadiste de Mîkâil’in Hz.
Peygamber’e Kur’an’ı yedi harfe göre okuttuğu ifade edilir (Müsned, III,
224).
Cebrâil’in Hz. Peygamber’e vahiy getirdiğini bildiren ve Medine yahu-
dilerinin bu melek hakkındaki yanlış kanaatlerine işaret eden yukarıdaki
âyetlerin iniş sebebiyle ilgili olarak müfessirlerin verdiği bilgilere göre
Fedek yahudilerinden bir grup Hz. Peygamber’e gelerek, dört konuda
soruları olduğunu, bunlara doğru cevaplar verirse müslüman olacaklarını
ifade etmişlerdi. Üç sorunun cevabını bekledikleri gibi aldılar. Dördüncü
soruları Hz. Peygamber’e vahiy getiren meleğin isminin ne olduğu idi.
“Cebrâil” cevabını alınca yahudiler, “Cebrâil bizim düşmanımızdır; çünkü
o savaş, kıtlık ve kuraklık meleğidir. Eğer sana vahiy getiren melek Mîkâil
olsaydı iman ederdik; çünkü Mîkâil rahmet, bolluk ve yağmur meleğidir”
dediler. Diğer bir rivayete göre Hz. Ömer yahudilere, Hz. Muhammed’i
yalanlamak için böylesine çaba göstermelerinin sebebini sorduğunda,
“Çünkü ona vahiy getiren Cebrâil bizim düşmanımızdır” demişlerdi.
Bazı tefsirlerde, yahudilerin, Bâbil Kralı Buhtunnasr’ın (Nebukadnezzar)
Kudüs’ü işgal edip (m. ö. 586) yahudi krallığına son vermesi sırasında
Cebrâil’den yardım gördüğünü ileri sürerek bu yüzden onu kendilerine
düşman bildikleri de kaydedilmektedir (bk. İbn Atıyye, I, 183). İşte yuka-
rıdaki iki âyette, yahudilerin bu düşmanlıklarının yersiz ve haksız olduğu-
na işaret edilmektedir. Çünkü Cebrâil, daha önceki kitapları ve bu arada
Tevrat’ı doğrulayan, inananlar için bir rehber ve mutluluk vesilesi olmak
gibi yüce değerler taşıyan Kur’an’ı Hz. Peygamber’e getiren, âyetteki ifa-
desiyle onun kalbine indiren bir melektir; bu görevini de Allah’ın izniy-
le yapmıştır; yani sadece Allah’ın kendisine verdiği bir görevi ifa etmiş,
Allah ile peygamberleri arasında bir elçilik yapmıştır. Şu halde bundan
dolayı ona düşmanlık duygusu beslemek, gerçekte onun getirdiği vahye ve
vahyi gönderene karşı düşmanlıktır. Bu sebeple 98. âyette, Cebrâil’e düş-
162