Page 128 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 128

2 / BAKARA SÛRESİ · 60 – 61



                 lerdir. Ancak, çöldeki yiyeceklere katlanmak istememeleri olayı gibi
                 Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, geçmişte, haksız olduklarını bile bile
                 peygamberlere karşı hasmane duygular besleyip içlerinden bazılarını
                 öldürmeleri, isyankârlık yapmaları ve Allah’ın koyduğu sınırı aşmaları
                 da konumuz olan âyetin inzâlinden önceki dönemlerde olup bittiği için,
                 burada yeri gelmişken, çölde bayağı isteklerde bulunmaları yanında, daha
                 sonra işledikleri suçlara da işaret edilerek, hem müslümanlara hem de
                 Hz. Peygamber dönemindeki yahudilere bir hatırlatmada bulunulmakta;
                 bir bakıma onların, atalarının işlediği bu eski suçları tekrar etmemeleri,
                 basit dünya menfaatleri uğruna Hz. Muhammed’e karşı düşmanlık duy-
                 guları besleyip ona gönderilen âyetleri inkâr etmekten sakınmaları isten-
                 mektedir.
                   Nebî (çoğulu enbiyâ) Allah ile kulları arasında elçilik görevi yapan,
                 O’nun buyruk ve yasaklarını kullarına haber veren seçkin kullar için kul-
                 lanılan dinî bir terimdir. Türkçe’de nebî ve resul kelimeleri genellikle,
                 “haber alan, haber getiren ve götüren” anlamına gelen Farsça peygamber
                 kelimesiyle ifade edilir. İslâm bilginleri nebî kelimesinin kökü ve anlamı
                 konusunda iki farklı görüş ortaya koymuşlardır. a) Bir görüşe göre nebî,
                 Arapça’da “yüce, ulu, şerefli” anlamına gelen nebve veya nebâve kelime-
                 sinden türetilmiş olup, peygamberin mazhar olduğu nübüvvet makamı,
                 kaynağı ve sonuçları itibariyle yücelik ve aşkınlık ifade ettiği için; aynı
                 şekilde peygamberliğin temelini oluşturan vahiy ve onun sonuçları olan
                 bilgi ve haberler, diğer bilgilere göre özel bir değer ve üstünlüğe sahip
                 olduğu için bu bilgileri getiren olağan üstü kabiliyetlerle donatılmış insa-
                 na nebî denilmiştir. b) İkinci görüşe göre nebî, Arapça’da “haber” anla-
                 mına gelen nebe’ kelimesinden türetilmiş olup peygamber Allah’tan gelen
                 bilgi ve haberleri insanlara duyurduğu için kendisine bu isim verilmiştir.
                   Bu görüş farkı sadece kelimenin köküyle ilgili olup nebînin terim ola-
                 rak tanımı konusunda ciddi bir ihtilâf olduğu anlamına gelmez. Nitekim
                 hemen bütün İslâm bilginleri nebînin, “Allah’ın insanlar arasından seç-
                 tiği ve sıradan insanlardan farklı bazı üstün kabiliyetlerle donattığı, ilâhî
                 mesajları bir kavme, bir millete veya bütün insanlara tebliğ etmek üzere
                 görevlendirdiği kişi” anlamına geldiğini belirtirler. Ayrıca nebî ile resul
                 kelimelerinin aynı veya farklı anlamlara geldiği hususunda da değişik
                 görüşler ileri sürülmüştür (bu konuda bilgi için bk. A‘râf 7/157).



          130
   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132   133