Page 127 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 127
2 / BAKARA SÛRESİ · 60 – 61
halketmiş olup, âyete göre, ihtilâf ve karışıklığa mahal kalmayacak şekil-
de her oymağa kendi pınarının hangisi olduğu bildirilmişti.
61. İsrâiloğulları, aslında Hz. İbrâhim’in torunları olup yüksek bir dinî-
ahlâkî kültür ve geleneğe sahip oldukları halde, yüzyıllar boyunca Mısır’da
kaldıkları için oranın putperest kültürüyle dejenere olmuş; orada ikinci
sınıf insanlar olarak muamele görmeleri sebebiyle günlük rahatların-
dan öte bir gaye tanımayacak; iman, özgürlük, bağımsızlık gibi yüksek
değerler uğruna sıkıntılara katlanmayı göze alamayacak kadar bayağı-
laşmış, hatta korkak bir toplum haline gelmişlerdi. Nitekim Hz. Mûsâ,
“Allah içinizden peygamberler çıkardı, sizi hükümdarlar yaptı, âlemler-
de hiç kimseye vermediğini size verdi” şeklindeki sözleriyle onlara mil-
lî değerlerini hatırlatıp kendilerine vatan kılınan mukaddes topraklara
doğru arkalarını dönmeden ilerlemelerini emrettiği halde, onlar, o ülke-
de güçlü bir kavim bulunduğunu ifade ediyor ve “Ey Mûsâ! Onlar orada
bulundukları sürece biz oraya asla giremeyeceğiz. Sen ve rabbin gidin
savaşın; biz burada oturacağız” diyorlardı (bk. Mâide 5/20-24). Halbuki
eski yurtları olan kutsal topraklara dönüp bağımsız ve onurlu bir toplum
olarak yaşamaları, böyle bir onura lâyık olmaları için de her şeyden önce
Allah’a ve O’nun elçisi, kendilerinin de rehberi ve kurtarıcısı olan Hz.
Mûsâ’ya tam bir sadâkatle inanıp bağlanmaları, onun öğretisini benim-
seyip hazmetmeleri, amaçlarını gerçekleştirme yolunda maddî sıkıntıla-
ra katlanmaları gerekiyordu. Fakat onlar, hâlâ Mısır’da iken yaşadıkları
sıradan hayatı özlüyor, bir tek yemekle yetinemeyeceklerini söylüyor ve
Mûsâ’dan çeşitli sebzeler istiyorlardı. Oysa Mûsâ’nın önlerine koyduğu
ideale göre bunlar son derece bayağı isteklerdi; ayrıca çölde çok çeşit-
li yiyeceğe sahip olmasalar da, yedikleri kudret helvası ve bıldırcın eti,
kayadan fışkıran on iki çeşme de sıradan yiyecek ve içecekler olmayıp
Allah tarafından özel olarak lutfedildiği için ayrı bir önem –ve belki de
yüksek bir besin değeri– taşımaktaydı. Bu sebeple Mûsâ onları, “Daha
iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz” diyerek suçlamıştır.
Âyette İsrâiloğulları’nın alçaklık ve âcizlikle damgalanmalarına ve
Allah’ın gazabına uğramalarına sebep olarak gösterilen suçlardan bir
kısmını onlar, Hz. Mûsâ’nın döneminden birkaç kuşak sonra işlemiş-
129