Page 226 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 226

2 / BAKARA SÛRESİ · 142 – 147



                 yetkisindedir ve aklıselim sahipleri için bunda yadırganacak bir durum
                 yoktur.
                   Sırât-ı müstakîm “her türlü eğrilik, aşırılık ve sapıklıktan uzak, dosdoğ-
                 ru, adaletli, ölçülü, ılımlı ve dengeli bir yol, bir inanç ve yaşama biçimi”
                 demektir. Âyette, kıble değişikliğinin “dosdoğru yol” ile ve dolayısıyla
                 İslâm’la irtibatlandırılması, kıblenin İslâmî bir şiâr olduğuna, bu sebep-
                 le söz konusu değişikliğin, “beyinsizler”in anlayamayacağı kadar ince bir
                 anlam taşıdığına işaret etmektedir.
                   Sözlükte “yön” anlamına gelen kıble İslâmî bir terim olarak “namaz
                 sırasında kendisine doğru dönülen özel mekân”ı, yani Kâbe’yi ifade
                 eder. Namazda Kâbe’ye dönmeye “istikbâl-i kıble” denilir. İstikbâl-i
                 kıble namazın sahih olmasının şartlarındandır. İslâm bilginlerine göre,
                 Kâbe’yi görebilen birinin tam olarak Kâbe’ye dönmesi gerekir. Uzakta
                 bulunanların ise fakihlerin çoğunluğuna göre Kâbe tarafına yönelmeleri
                 yeterlidir. Nitekim Hz. Peygamber, “Doğu ile batı arası kıbledir” buyur-
                 muşlardır (Tirmizî, “Salât”, 256; Nesâî, “Sıyâm”, 43; İbn Mâce, “İkame”,
                 56). Buna göre kıbleden sağa ve sola doğru 45’er derecelik sapmalar
                 istikbâl-i kıbleye aykırı değildir yani bu şekilde kılınan namaz geçerlidir.
                 Kıblenin hangi tarafta bulunduğunda tereddüt eden biri, bilgi alacağı bir
                 kimse veya kıbleyi gösteren bir işaret bulamazsa güneş, ay veya yıldızların
                 konumuna yahut rüzgârın yönüne bakarak kıbleyi belirlemeye çalışır ve
                 kıble olduğuna kanaat getirdiği tarafa yönelir. Namazın tamamlanma-
                 sından sonra yanlış tarafa döndüğü anlaşılsa bile kılınan namaz geçer-
                 lidir. Ancak namaz içindeyken durumun farkedilmesi halinde, nama-
                 zı bozmadan, kalan bölümünü kıbleye dönerek tamamlamak gerekir.
                 Araştırmasına rağmen kıblenin yönü konusunda hiçbir kanaate varama-
                 yan; aynı şekilde hastalık, sakatlık, düşman korkusu gibi zaruretler dola-
                 yısıyla kıbleye dönmesi imkânsız veya tehlikeli olan kimse ise kolayına
                 gelen bir tarafa yönelerek namazını kılar. Hayvan üzerinde veya ulaşım
                 araçlarında yolculuk edenler, –her vakitte araçtan inmelerine engel varsa
                 ve namazları cem ederek kılmak da mümkün değilse– namaza başlarken
                 imkân ölçüsünde kıbleye dönerek araç üzerinde farz ve vâcip namazlarını
                 kılarlar.



          228
   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230   231