Page 225 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 225
2 / BAKARA SÛRESİ · 142 – 147
Tefsiri
142. Sözlükte sefîh (çoğulu süfehâ’), halîmin zıddı olup “hem cahil ve
ahmak hem de kaba ve saldırgan” anlamına gelir; Türkçe’ye, yerine göre,
“aklı ve bilgisi kıt, beyinsiz, dar kafalı, barbar” diye çevrilmektedir.
Âyetteki süfehâ’ kelimesi tefsirlerde “cahiller, ahmaklar, kıt akıllılar”
şeklinde açıklanmış ve bununla da yahudilerin, putperest Araplar’ın veya
münafıkların ya da her üç zümrenin kastedildiği hususunda farklı görüş-
ler ileri sürülmüştür (Taberî, II, 1; İbn Atıyye, I, 218; Râzî, IV, 92-93).
Râzî’nin açıklamalarına göre Hz. Peygamber, Medine’ye hicret ettikten
sonra bir süre Kudüs’teki Beytülmakdis’e yönelerek namaz kılmıştı;
yahudiler de bundan memnundu. Fakat Kâbe’nin kıble olması üzerine bu
değişiklik onları rahatsız etti. Müşrik Araplar ise Resûlullah’ın Kudüs’e
yönelmesinden hoşnutsuzluk duyuyorlardı. Bu yüzden Kâbe’nin kıble
yapıldığı haberinin Mekke’ye ulaşması üzerine bundan memnun oldular;
fakat bu gelişmeyi, Resulullah’ın eski tutumunu değiştirerek kendileriyle
uzlaşmak istediği şeklinde yorumladılar. Münafıklar da yönlerin birbi-
rinden farkı bulunmadığını, dolayısıyla kıble değiştirmenin mâkul bir
gerekçesi olamayacağını, Hz. Peygamber’in, böyle bir değişiklik yapmak-
la keyfî davrandığını ileri sürerek bunu bir eleştiri ve alay konusu yaptı-
lar. Âyette, cahillik ve kıskançlıktan kaynaklanan bu tür görüş ve iddia-
ların sahipleri “sefihler” diye nitelenmiştir. Bazı müfessirler bu sûrenin
13. âyetinde “süfehâ’” kelimesinin özellikle münafıklar için kullanıldı-
ğını dikkate alarak, büyük bir ihtimalle burada da aynı kelimeyle onların
kastedildiğini düşünmüşlerdir (bk. Râzî, IV, 93; Elmalılı, I, 522). Ancak
tarihî bağlama göre yahudilerin kastedilmesi ihtimali daha büyüktür.
Âyette, bu dar görüşlü insanların, “Onları şimdiye kadar yöneldikle-
ri kıbleden vazgeçiren sebep nedir” şeklindeki sorularına karşı, “Doğu
da batı da Allah’ındır” buyurularak, hiçbir mekânın kendiliğinden kıble
olamayacağına, bunu oranın gerçek sahibi ve mâliki olan Allah’ın tayin
edeceğine ve işte Kudüs’teki Beytülmakdis yerine Mekke’deki Mescid-i
Harâm’ın kıble olmasını murat edenin de O olduğuna işaret edilmiştir.
İnsanlardan dilediğini dosdoğru yola, kendi yoluna iletmek gibi, dile-
diği yönü kıble tayin etmek de mutlak güç ve irade sahibi olan Allah’ın
227