Page 220 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 220

2 / BAKARA SÛRESİ · 135 – 141



                 dan hesaba çekileceğine inanmak gibi öğretileriyle, ilk peygamberden
                 sonuncusuna kadar değişmeyen dindir. “Allah’ın boyası” da bu hak din-
                 den veya bu dine uyma ve onu yaşama sayesinde kazanılan ruhî-ahlâkî
                 kemalden ibarettir.
                   Müfessirlere göre âyette dolaylı olarak hıristiyanların vaftiz uygulama-
                 larının yanlışlığına da işaret edilmiştir. Zira onlar, yeni doğan çocukları
                 sarımtırak boyalı bir suya batırarak gerçek Hıristiyanlığa soktuklarına,
                 onunla boyadıklarına inanırlar. Kur’an’a göre ise böyle sunî yollarla,
                 sembolik uygulamalarla gerçek dindarlığa ulaşılamaz; gerçek iman öyle
                 boyalı suya girip çıkmakla kazanılamaz. Gerçek iman, Allah’ın boyasıyla
                 boyanarak, Allah’ın, yaratılışta insanın temiz fıtratına aşıladığı hak dinle
                 bezenerek kazanılır. Allah’ın insanlığa verdiği böyle bir din ile boyanıp
                 bezenmekten, böyle bir fıtratla donanmış olmaktan daha güzel bir şey de
                 yoktur; hele vaftiz gibi sunî bir uygulama böyle bir dinin ve inancın yerini
                 asla tutamaz. Âyetin ifadesine göre müslümana yakışan da kendisine ve
                 genel olarak insanlığa bu güzellikleri bahşetmiş olan Allah’a, lâyık oldu-
                 ğu şekilde kulluk etmektir; bu kulluğunu bir şükran ifadesi olarak dile
                 getirmektir. Bu şekilde inanıp kulluk eden insan Allah’ın hak dini ile veya
                 tevhid inancına yatkın olan fıtrat boyasıyla boyanmış olup bundan güzel
                 bir arınma ve bezenme de yoktur.

                 139. Ehl-i kitap, Allah Teâlâ’nın, İsrâiloğulları dışındaki bir millet-
                 ten peygamber göndermesinin mümkün olmadığını ileri sürerek Hz.
                 Muhammed’in  peygamberliğini  reddediyor;  kendilerinin  “Allah’ın
                 çocukları ve sevgilileri” olduklarını (Mâide 5/18), şu halde yeni bir pey-
                 gamber gelecekse, bunun Araplar’dan değil, eskiden olduğu gibi yine
                 kendi kavimleri arasından çıkması gerektiğini savunuyor; yalnız yahu-
                 dilerin veya yalnız hıristiyanların cennete gireceklerini iddia ediyor
                 ve müslümanlara, doğru yolu bulabilmeleri için yahudi ya da hıristi-
                 yan olmaları gerektiğini söylüyorlardı (bk. Râzî, IV, 87). Halbuki Allah,
                 ne yalnız müslümanların ne de yalnız Ehl-i kitabın rabbidir; O, bütün
                 insanlığın, bütün yaratılmışların rabbidir. Böyle olduğu halde Ehl-i kita-
                 bın, yukarıdaki gibi haksız ve mesnetsiz birtakım iddialar ileri sürerek,
                 temel inançları az önce özetlenen müslümanlarla hâlâ Allah konusunda
                 tartışmaya girişmeleri son derece anlamsızdır. İsrâiloğulları Allah’ın, iyi



          222
   215   216   217   218   219   220   221   222   223   224   225