Page 219 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 219
2 / BAKARA SÛRESİ · 135 – 141
berden intikal eden kutsal kitabın hükümleri uyarınca elçilik görevlerini
gerektiği şekilde yerine getirdiklerine, haramlara asla bulaşmadıklarına,
fazilet ve dindarlık bakımından örnek bir hayat yaşadıklarına inanır, bu
bakımdan peygamberler arasında bir ayırım yapmadan hepsini saygıy-
la anar; âyetin sonunda da ifade buyurulduğu üzere, müslümanlar bunu
Allah’a teslimiyet ve bağlılıklarının bir gereği sayarlar. Çünkü bütün pey-
gamberleri seçen ve seçkin kılan Allah’tır.
137. “Ayrılıkçılık” şeklinde çevrilen “şikak” kelimesi için tefsirlerde
“düşmanlık duygularıyla ayrılıkçılık yapmak, doğru yolda olanlarla
ihtilâfa düşmek, inatlaşmak, tartışma ve çekişmeye girişmek, haktan
sapmak” gibi anlamlar verilmiştir (bk. Râzî, IV, 84-85). Bir önceki âyette
müslümanlara, Allah’a inandıklarını; Kur’an’a, diğer peygamberlere ve
onlara indirilenlere ayırım gözetmeksizin iman ettiklerini dile getirmeleri
emredilmişti. Bu âyette ise yahudilerle hıristiyanlardan da aynı şekilde
davranmaları, bu cümleden olmak üzere, İslâm’ın peygamberine ve kutsal
kitabına da iman etmeleri istenmekte; böyle yaptıkları takdirde doğru
yolu bulmuş sayılacakları, aksi halde hak yoldan uzaklaşarak sapıklığa
düşmüş, ayrılıkçılığa ve düşmanlık duygularına kapılmış olacakları
bildirilmektedir. Âyette daha sonra, yahudilerle hıristiyanların olumsuz
düşünce ve davranışları karşısında Hz. Peygamber’in kaygılanmasına
gerek olmadığı, zira yüce Allah’ın yardım ve desteğinin onun için yeterli
olduğu ifade buyurularak Hz. Peygamber teselli edilmektedir.
138. “Allah’ın boyası” (sıbgatullah) deyimine tefsirlerde “İslâm, İslâm
boyası, Hanîflik, Allah’ın ezelî-ebedî değişmez dini (ed-dînü’l-kayyim),
Hz. Nûh ve ondan sonraki bütün peygamberlerin bildirdikleri din, Allah’ın
insan tabiatına lutfetmiş olduğu temiz fıtrat, Allah’ın kanunu (sünnetul-
lah), hücceti, Allah’ın arındırıp temizlemesi, sünnet olma” gibi anlamlar
verilmiştir (bk. Taberî, I, 570-572; Zemahşerî, I, 97; Râzî, IV, 86-87).
Bir önceki âyette anılan peygamberlere indirildiği veya verildiği bil-
dirilen ilâhî gerçeklerin aslı ve özü hak dindir; yani Allah’ın varlığına ve
birliğine inanmak, O’nu rab tanıyıp –biçimi devirden devire değişse de–
O’na kulluk etmek, adalet, doğruluk vb. evrensel ahlâk ilkelerine riayet
etmek, âhiret gününe, o günde herkesin inançlarından ve yaptıkların-
221