Page 214 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 214

2 / BAKARA SÛRESİ · 130 – 134



                 mekle birlikte, yahudi kaynaklarında bu kelimenin anlamı konusunda
                 verilen bilgiler İslâm’ın ulûhiyyet ve peygamberlik inancıyla bağdaşma-
                 dığı için müslüman bilginler bu hususta farklı açıklamalar getirmişlerdir
                 (genişbilgi için bk. Bakara 2/40).

                 133. Müfessirlerin çoğu bu âyetin başındaki “em” kelimesinin soru eda-
                 tı olduğunu ve red anlamı taşıdığını ifade ederler. Buna göre âyeti şöy-
                 le yorumlamak gerekir: Ey yahudiler! Ya‘kub ölüm döşeğinde iken siz
                 orada değildiniz; o halde onun benimsediği ve oğullarına vasiyet ettiği
                 ve onlardan, uyacaklarına dair söz aldığı dinin, şimdi sizin benimsedi-
                 ğiniz din olduğunu nasıl söylersiniz? Oysa o, ölüm döşeğinde soyuna,
                 atası İbrâhim’in vasiyetini tekrar etmiş; onlardan tevhid dinine bağlı
                 kalacakları sözünü almıştı. Fahreddin er-Râzî, “em” edatının bağlaç ola-
                 rak da alınabileceğini belirtir ve buna göre âyeti şöyle yorumlar: “Yani
                 sizin Benî İsrâil’den olan atalarınız, Ya‘kub’un, oğullarını İslâm dinine ve
                 tevhide davet ettiğine şahit olmuşlardı; siz de bunu biliyorsunuz. O hal-
                 de nasıl olur da peygamberler hakkında onlara yakışmayan şeyler ileri
                 sürersiniz!” (IV, 74-75).


                 134. Yahudiler, kendi milletlerinin İbrâhim, İshak, Ya‘kub gibi peygam-
                 berlerin soyundan geldiğini, bu sebeple kendilerinin seçilmiş ve imti-
                 yazlı bir ümmet olduklarını, bundan dolayı Allah karşısında da özel bir
                 muameleye tâbi tutulup mükâfat göreceklerini savunuyorlardı. Âyette
                 söz konusu peygamberlerle onların neslinin artık gelip geçtiği, onların
                 amellerinin ve bunlardan doğan sonuçların sadece kendilerini ilgilen-
                 dirdiği, herkesin yalnızca kendi yapıp ettiklerinden sorumlu olacağı; bu
                 sebeple atalarıyla övünen yahudilerin, boş bir kuruntu içinde oldukları,
                 bu kuruntuları bırakarak kurtuluşun yolunu kendi amelleriyle aramala-
                 rı gerektiği ifade buyurulmakta; bu suretle sorumluluğun şahsîliği ilkesi
                 de ortaya konmuş bulunmaktadır. “Üstün ırk”, “imtiyazlı ümmet” gibi
                 görüşlerin ve iddiaların reddedildiği bu âyette, dolaylı olarak Hz. Âdem
                 ve eşinin işlediği hata yüzünden bütün insanların günahkâr olduğu ve
                 bu “aslî günah”ın sorumluluğunu bütün insanlığın paylaştığı yönündeki
                 Hıristiyanlık doktrini de çürütülmüştür.



          216
   209   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219