Page 209 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 209

2 / BAKARA SÛRESİ · 124 – 129



           127-129. Müfessirler genellikle 127. âyetteki “... temellerini yükseltiyor-
           du” ifadesine dayanarak, Kâbe’nin yerinde daha önce bir yapı bulundu-
           ğunu, bunun zamanla (Nûh tûfanında) harap olup üstünü kum örtüsünün
           kapattığını, Hz. İbrâhim’in bu eski temelleri açığa çıkararak bunların
           üzerine Kâbe’nin binasını yükselttiğini belirtirler. Ayrıca Kâbe’nin ilk
           defa melekler veya Hz. Âdem tarafından yapıldığına dair bazı rivayetleri
           aktarırlar (bk. Taberî, I, 546-549). Ancak Taberî bu hususta kesin bir
           bilgimizin bulunmadığını belirtirken çağdaş müfessirlerden M. Reşîd
           Rızâ, söz konusu rivayetleri kıssacıların uydurması saymakta, özellik-
           le bir kısım yahudilerin yaydıkları İsrâiliyat türünden rivayetler olarak
           nitelemekte ve Kâbe’nin ilk defa Hz. İbrâhim tarafından inşa edildiğini
           ifade etmektedir (I, 466-468).
             Genel anlamıyla ümmet (çoğulu ümem), çoğu aynı kökten gelen, önce-
           ki kuşaklardan devralınan özelliklerin veya ortak menfaat ve ideallerin
           ya da din, zaman, vatan gibi faktörlerin bir araya getirdiği insan toplu-
           luğunu ifade eder. Dinî anlamda bir peygambere inanıp onun yolundan
           giden cemaate, ilâhî dinlere mensup kavimler topluluğuna ümmet denir
           (Muhammed ümmeti, İslâm ümmeti, hıristiyan ümmeti gibi. Kur’an
           bütünlüğü içinde ümmet kavramı hakkında daha genişbilgi için bk. T.
           Izutsu, Kur’an’da Allah ve İnsan, s. 71-75).
             Aynı âyette geçen müslim kelimesinin masdarı olan İslâm kelimesi “li”
           edatıyla kullanıldığında “teslim olma” anlamına gelir. Hz. Muhammed’in
           tebliğ ettiği son dine İslâm isminin verilmesinin bir sebebi de İslâm
           kelimesinin “teslim olma”, yani “Allah’ın varlığını ve birliğini tanıyarak
           O’nun peygamberi vasıtasıyla insanlığa bildirdiği itikadî ve amelî hüküm-
           leri  benimseyip  uygulama”  anlamına  gelmesidir.  Esasen  bütün  ilâhî
           dinler insanlardan böyle bir teslimiyet istediği için, bu dinlerin hepsi
           geniş anlamda İslâm sayılmış, bu cümleden olmak üzere tefsirlerde Hz.
           İbrâhim’in söz konusu duasında geçen “müslimeyni” ve “müslimeten”
           kelimeleri İslâm ismiyle bağlantılı olarak açıklanmıştır. Buna göre Hz.
           İbrâhim, Kâbe’yi inşa etmekle işlemiş oldukları hayrın kabul edilmesini
           niyaz ettikten sonra, kendisi ve oğlu İsmâil’le soylarından gelecek ümme-
           tin Allah’a teslim olup itaat eden hâlis kullar olmaları, yüce Allah’ın takdi-
           rini bu yönde tecelli ettirmesi dileğinde bulunmuştur. Çünkü Allah isteyip
           takdir etmedikçe insanın O’na teslim olup itaat eden gerçek bir mümin



                                                                                   211
   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214