Page 228 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 228
2 / BAKARA SÛRESİ · 142 – 147
maktadır. İslâmî literatürde şâhid kelimesinin “örnek” ve “delil” anla-
mında da kullanıldığını dikkate alarak bu kelimeyi “örnek ümmet” veya
gerçek insanlığın nasıl olması gerektiğine dair bir “delil değeri taşıyan
toplum” şeklinde anlamak ve böylece âyetin söz konusu bölümünü şöy-
le yorumlamak daha uygun gözükmektedir: Allah Muhammed ümmeti-
ni, din ve dünya konusunda her türlü aşırılıklardan uzak, akıllı, itidalli,
adaletli ve dengeli bir ümmet kılmış; bu ölçülere göre oluşmuş görüş ve
inançlarıyla, fıtratı bozulmamış her insanın kolaylıkla takip edebileceği
sadelikteki güzel ahlâk ve yaşayışlarıyla onları bütün insanlara örnek bir
nesil, bütün bu güzel nitelikleri sebebiyle üstün insanlığın ne olduğunu
gösteren, kanıtlayan bir delil kılmıştır. Bu özellikleriyle onlar iyi toplum-
lar için lehte, kötüler için aleyhte bir delil ve şahit olacaklardır. Böylece
âyet dolaylı olarak müslümanlara, din ve dünya işleri konusunda başka-
larını örnek alıp taklit etmek yerine, başkalarına örnek olmaları; dünya
milletleri karşısında pasif ve alıcı değil, aktif ve verici olan bir konuma
yükselmeleri; maddî ve mânevî alandaki bu konumlarıyla özenilen ve
izlenen bir toplum düzeyine ulaşmaları sorumluluğunu da getirmektedir.
Kuşkusuz idealde bütün insanlar ve realitede bütün müslümanlar için –
din ve dünya işleri hususunda doğru, adaletli ve en üstün örnek, ölçü ve
önder Hz. Muhammed olduğu için– âyetin devamında Peygamber’in de
müslümanlar hakkında bir şahit, yani en iyinin ölçüsü, örneği ve kanıtı
olduğu ifade buyurulmuştur.
Hz. Peygamber, kıble değişikliği ile ilgili bu âyetler gelinceye kadar
(ağırlıklı görüşe göre on altı veya on yedi ay, bk. Tirmizî, “Tefsîr”, 3)
Kudüs’teki Beytülmakdis’e yönelerek namaz kılmışsa da, Kâbe’nin kıb-
le olması hususunda derin bir istek duyuyordu. Hz. Peygamber’in bu
arzusu yönünde kıblenin değiştirilmesiyle kimlerin gerçekten Allah’ın
resulüne gönülden bağlı samimi müminler olduğu, kimlerin müslüman
görünmelerine rağmen münafık oldukları da ortaya çıkacaktı. Nitekim
âyetin üslûbundan anlaşıldığına ve tefsirlerde yer alan bazı rivayetlere
göre, hicretin 2. yılında Receb veya Şâban ayında gerçekleşen kıble deği-
şikliği, neredeyse bir fitne sebebi olmuş; Hz. Peygamber ve müslümanlar
bu değişikliği memnunlukla karşılarken yahudilerle birlikte münafıklar
da bunu bir dedikodu vesilesi yapıp Hz. Peygamber’e dil uzatmaya kalkış-
230