Page 229 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 229

2 / BAKARA SÛRESİ · 142 – 147



           mışlardır (ayrıntılı bilgi için bk. Taberî, II, 11-12). Kıblenin değiştiril-
           mesi, “Allah’ın hidayet verdiği kimseler”in dışında kalanlara yani yahu-
           diler ve münafıklarla henüz İslâm’ı içlerine sindirememiş kesimlere ağır
           gelmiş; önemli bir mesele olarak tartışma konusu yapılmış; hatta –yahu-
           dilerin de telkiniyle– müslümanlar arasında daha önce Kudüs’e yöne-
           lerek kılınan namazların boşa gitmiş olacağı kaygısına kapılanlar bile
           olmuştur (İbn Atıyye, I, 220-221). İşte âyette “Allah imanınızı asla zayi
           edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı çok şefkatli, çok merhamet-
           lidir” buyurularak O’nun, kendisine iman ve itaatin gereği olarak yapılan
           amelleri kabul edeceğine, dolayısıyla bu hususta bir kaygıya kapılmanın
           yersiz olduğuna dikkat çekilmiştir.

           144. Kâbe üç büyük dinin temsilcisi olan peygamberlerin atası ve tevhid
           inancının öncüsü durumundaki Hz. İbrâhim tarafından bir mâbed ola-
           rak inşa edilmişti; dolayısıyla kıble olmaya en lâyık mekân da burasıydı.
           Kâbe kıble olarak benimsenmekle, bütün müslümanların bir olan Allah’a
           karşı ifa ettikleri en yüce ibadet sayılan namazda yönelecekleri bir tevhid
           odağı haline gelecekti. Bundan sonra sıra, –o dönemde henüz müşrik-
           lerin put evi olarak kullandıkları– bu kutsal mekânın putlardan arındı-
           rılmasına, böylece –ilk kuruluşunda olduğu gibi– her yönüyle tevhidin
           merkezi ve sembolü hüviyetine yeniden kavuşmasına gelecekti. Ayrıca
           müslümanların Kudüs’e doğru namaz kılmaları muhtemelen yahudileri
           de şımartıyordu (bk. Râzî, IV, 109). Halbuki İslâm, eski kitâbî dinlerdeki
           evrensel doğruları devam ettirmekle birlikte, hiçbir eski geleneğin tak-
           lidi olmayan, yepyeni ve insanlık onuruna en uygun değerler getiren bir
           sistemdi. Yozlaştırılmış bir dinin mensupları olan yahudileri taklit edi-
           yor gibi görünmek her halde Hz. Peygamber’i rahatsız ediyordu. Kısaca
           Kâbe’nin kıble yapılması hem dinî hem de siyasî bakımdan büyük önem
           taşıyordu. Bütün bu sebeplerden dolayı Resûlullah Allah’a yalvarıyor,
           içinde doğup büyüdüğü, fakat zorla terketmek durumunda bırakıldığı
           kutsal Mekke’deki Kâbe’nin kıble olmasını diliyordu. Nihayet yüce Allah,
           “İşte şimdi kesin olarak seni memnun olacağın kıbleye döndürüyoruz.
           Artık yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir; nerede olursanız olun yüzü-
           nüzü o yöne çevirin” buyruğu ile resulünün bu özlemini gerçekleştirdi ve



                                                                                   231
   224   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234