Page 234 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 234

2 / BAKARA SÛRESİ · 148 – 152



                 149-150. Mekke dışında bulunanların kıbleye yönelmelerinin gerek-
                 meyeceği gibi bir kanaati önlemek üzere yolculuk sırasında kılınacak
                 namazlarda da Mescid-i Harâm’a dönülmesi emredilmiş, bu emrin Allah
                 tarafından gelen bir gerçek olduğu ifade edilmiş; ayrıca bunun sadece Hz.
                 Peygamber için değil diğer müslümanlar için de geçerli olduğuna işaret
                 buyurulmuştur.
                   İnsanların kıble ile ilgili olarak müslümanlar aleyhinde nasıl bir delil
                 ileri sürecekleri hususunda tefsirlerde farklı açıklamalar yer alırsa da
                 kanaatimize göre, 144-150. âyetler arasında hem Hz. Peygamber’e hem
                 de müslüman topluma hitaben Mescid-i Harâm’a dönmeleri hususun-
                 daki emrin birkaç defa tekrar edilmesinden şöyle bir anlam çıkmaktadır:
                 Eğer bütün bu buyruklara rağmen yine de Mescid-i Harâm’a dönmez de
                 eskisi gibi Kudüs tarafına yönelirseniz, o zaman insanlar (yani müşrik-
                 ler, Ehl-i kitap ve hatta münafıklar), “Muhammed gerçekten peygamber,
                 ümmeti de vasat ümmet olsaydı hem kıblenin değiştirildiğini ilân edip
                 hem de hâlâ eskisi gibi Kudüs’e yönelmezlerdi” diyerek bu tutarsızlığı-
                 nızı aleyhinize delil olarak kullanırlar. Fakat kıble emrini titizlikle uygu-
                 larsanız artık söyleyecekleri söz kalmaz. Yalnız, siz ne kadar dikkatli ve
                 ihtiyatlı olursanız olun, mutlaka hakkınızda ileri geri konuşmaya devam
                 eden “zalimler” (haksızlığa saplanmış olanlar) bulunacaktır. Ama artık
                 bunlara da aldırmamak gerekir. Müslümanlar yalnız Allah’ı düşünüp
                 O’na saygı göstermeli, O’ndan korkmalıdırlar. Bu şekilde müslümanlar
                 Allah’a ve O’nun buyruğuna saygı duyarak ibadetlerinde daima Mescid-i
                 Harâm’a dönerlerse Allah onlara nimetini de tamamlayacak ve onları
                 hidayete erdirecektir; onları “ehl-i kıble” diye de anılan bir büyük İslâm
                 milleti haline getirecektir. Nitekim öyle de olmuş; müslümanlar şunun
                 bunun dedikodusuna bakmadan, zalimlerden korkup çekinmeden, yal-
                 nız Allah’ı düşünüp O’nun hükmünü önemsedikleri sürece Allah onlara
                 her türlü maddî ve mânevî nimetlerini bol bol ihsan etmiştir. Yüzyıllar
                 boyunca Arabistan çölüne sıkışıp kalmış, durmadan birbirleriyle sava-
                 şan, birbirini yiyip tüketen Câhiliye dönemi kabileleri, Allah’ın birliği,
                 Hz. Muhammed’in peygamberliği, müslümanların kardeşliği, Kâbe’nin
                 kıble oluşu gibi birleştirici ilkeler etrafında toplanmışlar, bunun ardın-
                 dan diğer bazı milletlerin de İslâmiyet’e girmesiyle çok kısa zamanda
                 müslümanlar üç kıtaya hâkim olan bir dünya toplumu haline gelmişler;



          236
   229   230   231   232   233   234   235   236   237   238   239