Page 235 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 235

2 / BAKARA SÛRESİ · 148 – 152



           dünyanın en büyük devletlerini geride bırakan bir sosyal, siyasî, askerî,
           idarî, bilimsel ve kültürel yapı oluşturmuşlardır.

           151. Bu âyet, yukarıda özetle belirtilen gelişmenin temelinde bilgi ve
           ahlâkî arınmanın bulunduğuna işaret etmesi bakımından oldukça önem-
           lidir. Kuşkusuz Hz. Muhammed’i peygamber olarak göndermesi, Allah’ın
           insanlara verdiği nimetlerin başta gelenlerindendir. Bu âyette, Allah’ın
           rahmet ve inâyetini hak etmenin yolları da gösterilmiş bulunmaktadır.
           Buna göre Hz. Peygamber’in risâletini tanıdıktan sonra, onun tebliğ etti-
           ği âyetlerden ilham alarak ruhumuzu arındırıp ahlâkımızı güzelleştirir-
           sek, Hz. Peygamber’in öğrettiği şekilde kitabı yani Kur’an’ı ve hikmeti
           özümseyip kavrar, bilmeyip de öğrenmemiz gereken daha başka şeyle-
           ri de öğrenerek ilim ve irfanda gelişirsek Allah’ın nimetlerine liyakat
           kazanmış oluruz. İslâm’dan önceki döneme Câhiliye denmesinin sebebi,
           bu dönem insanlarının hem zihnen hem de ahlâkî bakımdan geri olma-
           larıydı. Onları bu gerilikten kurtaran da Hz. Peygamber olmuştur. Zira
           o, insanlara bir yandan kitabı, bir yandan da “hikmet”i yani dini ve dinî
           konularla ilgili en doğru bilgileri ve genellikle sünnet diye ifade edi-
           len en güzel davranış biçimlerini öğrettiği gibi, bilmedikleri daha baş-
           ka konularda da insanları aydınlattı ya da aydınlanmanın yollarını açtı.
           Böylece müslümanlar, bilgi ve erdemlerle donanmış olarak başarıdan
           başarıya koştular. Hz. Peygamber’in açtığı bu aydınlık yolda ilerleyerek
           sonraki yüzyıllarda dinî ve dünyevî ilimlerde ve bunların uygulamaya
           geçirilmesinde insanlığa örnek ve önder olacak bir konuma yükseldiler.
           Müslümanların gerileyişi de “kitap ve hikmet”i ihmal etmeleriyle başladı
           (hikmet hakkında bilgi için bk. Bakara 2/269).


           152. Allah’ı anmak (zikir) hem kalple hem dille hem de eylemle olur.
           Kalple zikir, insanın her türlü tutum ve davranışında Allah’ı hatırlama-
           sıyla; dille zikir, Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını, tesbih ve dua cümlele-
           rini dilde tekrar etmekle; eylemle zikir ise Allah’ın iradesine uygun yaşa-
           makla olur. Özellikle tasavvufta zikrin her üç çeşidine de önem verilmiş,
           bilhassa dille zikir için çeşitli usuller geliştirilmiştir. Ancak insanın işini
           gücünü yaparken, normal hayatını yaşarken kalple zikir halinde olma-
           sı yani Allah’ı düşünüp O’nun hoşnutluğunu gözetmesi, kezâ amelleriyle



                                                                                   237
   230   231   232   233   234   235   236   237   238   239   240