Page 114 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 114
2 / BAKARA SÛRESİ · 40 – 48
yönünde son derece önemli bir uyarıda bulunmuştur. Yahudiler de dahil
olmak üzere muhatap kitle bakımından temel gerçek Kur’an’ın hak kitap
ve Hz. Muhammed’in hak peygamber olduğudur. Bu sebeple âyette önce-
likle bu husus kastedilmiş; inkârcıların hak ile bâtılı birbirine karıştırıp
hakkı gizlemekten vazgeçmeleri, müslümanlarla birlikte namazı kılıp
zekâtı vermeleri, Allah’ın hükmüne boyun eğmeleri istenmiştir. Burada,
pek çok dinî hükümler içinden özellikle namaz ve zekâtın emredilmesi,
bunlardan ilkinin bedenî ibadetlerin, ikincisinin de malî ibadetlerin en
önemlisi olmasından ileri gelmektedir (Râzî, III, 44). 42. âyette yahudi-
lerin gerçek Tevrat’a onda bulunmayan ilâveler yapmalarına (bk. Taberî,
I, 255) veya Hz. Muhammed’in geleceğinin Tevrat’ta haber verildiği ger-
çeğini saklamalarına (Reşîd Rızâ, I, 292) işaret edildiği de söylenmiştir.
44. Sözlükte “iyilik, doğruluk” anlamına gelen birr kelimesinin, dinî ve
ahlâkî bir terim olarak, iman ve ibadetten başlamak üzere her türlü iyilik,
ihsan, itaat, doğruluk, günahsızlık gibi mânalarda kullanıldığı görülür
(ayrıntılı bilgi için bk. Bakara 2/ 177; Âl-i İmrân 3/92).
Bu âyetten, asıl muhatapların yahudi din bilginleri olduğu anlaşılmak-
tadır. Başka benzerleri gibi yahudi din bilginleri de halka kutsal kitaba
inanıp onunla amel etmelerini, gerek sözleri gerekse davranışlarıyla
Allah’ın rızâsına uygun şekilde yaşamalarını emrederlerdi. Ancak âyet
bize, başkalarına iyiliği emrederken kendilerini unuttuklarını yani onla-
rın kendi yaşayışlarının bilgileri ve sözleriyle çeliştiğini, sonuç olarak
samimi dindarlık hislerini kaybettiklerini göstermekte; “Aklınızı kul-
lanmıyor musunuz?” ifadesiyle bu çelişkili tutumlarının, yalnızca dinin
hükümlerine değil, akla da aykırı olduğuna işaret etmektedir.
Kur’an’ın geçmiş ümmetlerin tarihine ilişkin verdiği bilgilerde de son-
raki nesiller için mesajlar ve dersler vardır. Bu bakımdan, söz-davranış
uyumu şeklinde özetlenebilecek evrensel ahlâk kurallarından birini ihlâl
etmeleri sebebiyle yahudileri eleştiren söz konusu âyet, bir yandan yahudi
din bilginlerinin bu çelişkili tutumları ve samimiyetsizlikleri hakkında bil-
gi verirken, bir yandan da genel olarak İslâm ümmeti, özellikle müslüman
din önderleri ve bilginleri için de bir uyarı anlamı taşımaktadır. Şu halde
kendilerini din bilgini, din adamı ya da din önderi konumunda gören-
116