Page 110 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 110

2 / BAKARA SÛRESİ · 40 – 48



                 inen uzun sûrelerin ilki olan Bakara sûresinde Allah onları İslâm’a davet
                 etmekte, İslâm’ın hak din olduğunu kanıtlayan deliller göstermekte; bu
                 arada onların dinlerinin mahiyeti ve atalarının tarihi hakkında bilgi ver-
                 mektedir.
                   Yahudilik, İslâm’dan önceki semavî dinler arasında –tahrife uğramış
                 da olsa– şeriatı ve kutsal kitabı halen yaşamakta olan en eski dindir.
                 Hıristiyanlık’tan farklı olarak bir şeriat dini olması da Kur’an-ı Kerîm
                 bakımından  bu  dinin  önemini  arttırmaktadır.  Ayrıca  Medine  ve
                 çevresinde, Romalılar’ın baskısı sebebiyle milâdî I. yüzyıldan itibaren
                 Filistin’den buralara göç etmiş olan geniş bir yahudi topluluğu yaşamakta
                 ve doğal olarak bunlarla müslümanlar arasında ilişkiler bulunmaktaydı.
                 Bu sebeplerle Kur’an’da Hz. Mûsâ’nın ismi otuz dört sûrede 136 defa
                 anılmış; birçok sûrede Yahudilik ve Tevrat hakkında bilgiler verilmiş;
                 özellikle Bakara sûresinin bu bölümüyle A‘râf (7/103-176), Yûnus (10/75-
                 93), Tâhâ (20/9-97), Şu’arâ (26/10-66), Kasas (28/3-44) ve Mü’min
                 (40/23-54)  sûrelerinde  Hz.  Mûsâ’nın  öğretileri,  tebliğ  faaliyetleri,
                 İsrâiloğulları’nın ve başta Firavun olmak üzere Kārûn ve Hâmân’ın bu
                 faaliyet  karşısındaki  olumsuz  tutumları  gibi  konulara  ilişkin  olarak
                 ayrıntılı açıklamalar ve değerlendirmeler yapılmıştır.
                   Kur’an-ı Kerîm’de İsrâil kelimesi iki âyette (Âl-i İmrân 3/93; Meryem
                 19/58)  Hz.  İbrâhim’in  Hz.  İshak’tan  torunu  olan  Hz.  Ya‘kub’un  ismi
                 olarak geçmekte; kırk âyette ise yahudiler “Benî İsrâil” (İsrâiloğulları)
                 diye anılmaktadır (bk. M. F. Abdülbâk^, Mu‘cem, “İsrâil” md.). Kelimenin
                 etimolojisinin ve asıl anlamının belirsiz olduğu ileri sürülmekle birlikte
                 (bk.  A.  Haldar,  “Israel,  Names  and  Associations  of”,  The  Interpreter’s
                 Dictionary of the Bible, II, s. 765-766) “Allah’ın güçlü kıldığı” anlamının
                 kuvvetle muhtemel olduğu kabul edilmektedir. İslâmî kaynaklarda da İsrâil
                 kelimesinin Hz. Ya‘kub için kullanıldığı ifade edilmekle birlikte, yahudi
                 kaynaklarında bu kelimenin anlamı konusunda verilen bilgiler İslâm’ın
                 ulûhiyyet ve peygamberlik inancıyla bağdaşmadığı için müslüman bilginler
                 bu hususta farklı açıklamalar getirmişlerdir. Meselâ Taberî’nin Tarîhu’l-
                 ümem ve’l- mülûk’ünde (I, 192) İsrâil kelimesinin “gece vakti Allah’a giden”
                 anlamına geldiği ifade edilir. Aynı ismin İbrânîce’de “Allah’ın kılıcı”,



          112
   105   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115