Page 98 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 98

2 / BAKARA SÛRESİ · 30 – 34



                         terip “Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin” dedi.
                         32. “Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yok-
                         tur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin” cevabını verdiler.
                         33. “Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir” dedi. Onlara bunların
                         isimlerini bildirince de “Size ben göklerin ve yerin gizlisini kesinlikle bi-
                         lirim; yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim, demedim mi!”
                         buyurdu. 34. Meleklere, “Âdem’e secde edin” dediğimizde İblîs dışın-
                         dakiler derhal secde ettiler; o direndi, büyüklendi ve kâfirlerden oldu.

                 Tefsiri
                 30. Sûrenin 28. âyetinden itibaren hem Allah’ı inkâr mânasındaki küfrü
                 hem de ilâhî nimetlerin kıymetini bilmemek ve şükran vazifesini yerine
                 getirmemek mânasındaki küfrü engelleyen deliller, işaretler ve nimet-
                 ler sıralanmaya başlanmıştı. İnsana hayat verme, öldükten sonra tekrar
                 diriltme, yeryüzünde ne varsa hepsini insan için yaratma nimetlerinden
                 sonra 30-35. âyetlerde hilâfet, ilim, meleklerin secdesi ve cennet nimet-
                 leri sıralanmaktadır.
                   İleride gelecek birçok âyette (meselâ bk. Nisâ 4/1; Zümer 39/6) ilk insan
                 olan Âdem’in nasıl yaratıldığı ve diğer insanların nasıl üreyip çoğaldıkları
                 anlatılacaktır. Burada anlatılan insanın yaratılması değil, Allah tarafından
                 ona verilen özellikler, sorumluluklar, yetki ve nimetlerdir. Bunlardan biri
                 ve belki de en önemlisi hilâfet özelliğidir. Sözlükte hilâfet, “bir kimsenin
                 diğerinin yerini alması, onu temsil etmesi, onun salâhiyetlerini kullan-
                 ması” mânasına gelir. Allah’ın yeryüzünde yaratacağı halife ya Allah’ın
                 halifesidir ya da daha önce yeryüzünde yaşamış şuurlu varlıkların hali-
                 fesidir; onların yerine gelmiş, onların yerini almıştır. Meleklerin, ileri-
                 de insan soyunun neler yapacağına dair bildiklerini ortaya koyarak buna
                 rağmen Âdem’in halife olarak yaratılmasının hikmetini sormaları, Allah
                 Teâlâ’nın da Âdem’in buna lâyık olduğunu onlara anlatmak üzere yaptığı
                 imtihan, Âdem’e verdiği bilgi ve kabiliyet buradaki hilâfetin Allah ile ilgi-
                 li olduğunu, Âdem’in ve insanoğlunun yeryüzünde Allah’ın halifesi ola-
                 caklarını göstermektedir. Bir ümmeti yeryüzünde halife kılmak, onlara
                 “hilâfet yetkisi vermek” mânasındaki “istihlâf” vaadinin iman ve amel-
                 i sâlih (Allah rızâsına uygun hareket, amel, davranış) şartına bağlanmış



          100
   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103