Page 84 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 84
2 / BAKARA SÛRESİ · 21 – 22
önce durup düşünen, belli değer ölçüleri ve sınırlara göre ölçüp biçen,
bu ölçülere uygun düşmediği takdirde nefsinin isteklerini ve arzularını
frenleyen; akıllı, imanlı, iradeli varlıktır. Allah’a kulluk olmadan sakın-
ma (takvâ) gerçekleşemez, sakınma olmadan da kâmil insan olunamaz.
Âyeti, “Sizi ve sizden öncekileri sakınsınlar diye yaratan Allah’a kulluk
edin” şeklinde çevirmek de mümkündür. Buna göre de takvâ ile kulluk
birbirini tamamlayan, biri bulunmadan diğeri bulunmayan, her ikisi bir
bütün olarak yaratılışın amacını teşkil eden iki kavram olarak ortaya çık-
mış olur; yani insanlar Allah’a kulluk edince yaratılış amaçlarını teşkil
eden takvâyı gerçekleştirmiş, bunu gerçekleştirince de kulluğu yerine
getirmiş olurlar (ayrıca bk. Bakara 2/197).
22. Allah Teâlâ kullarını yaratıp kendi hallerine bırakmamış; onların
yaratılış amaçlarına doğru ilerleyebilmeleri için maddî ve mânevî ihti-
yaçlarını karşılamış; yani bunları karşılayacak bir kâinat düzeni kurmuş,
“kayyûm” isminin tecellisi olarak da bir an bile ihmal etmeksizin bu
düzeni korumuş, yürütmüş ve gözetmiştir. Yeryüzünü insanların burada
oturmalarına, istirahat etmelerine, huzur bulmalarına ve üretim yapma-
larına uygun kılmıştır.
Yerkürenin her noktasından yukarıya doğru bakıldığında görülen
ve görülemeyen bütün uzaklıkların ve yaratılmış varlıkların bir kısmı
“sema”dır (bk. 29. âyetin tefsiri). Uzayda sağlam, ince, dengeli ve hik-
metli bir düzen ve yapı oluşturulmuştur. Bu yapı hem dengeyi hem de
dünyadakilerin gök cisimlerinden, gökte olup bitenlerden zarar görme-
melerini sağlamaktadır. İnsanlara verilen bilgi edinme ve bilgiden yeni
bilgilere ulaşma kabiliyeti doğru kullanıldığı takdirde yaratıcı Allah’ın
varlık ve birliğine kolayca ulaşmak mümkündür. Kuvve halinde (potan-
siyel olarak) insanda mevcut olan bu bilgiye rağmen onun, Allah’a ortak
koşması, O’nu bırakıp başka varlıklara tapınması veya itaat etmesi veya
her şeyin kendiliğinden ve bir tesadüf sonucu oluştuğuna inanması “bile
bile şirk koşmak ve inkâr etmek” sayılmaktadır. Çünkü bu inanç ve anla-
yış (inkâr ve şirk) insanın fıtrat ve tabiatına (potansiyel bilgisine) ters
düşmektedir.
86