Page 74 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 74
2 / BAKARA SÛRESİ · 6 – 7
larını kapamaları (mühürleme, perdeleme) sonucunu doğuran fiiller bir-
çok âyette Allah’a nisbet edilmekte, Allah’ın onlara böyle yaptığı, yaptır-
dığı ifade edilmektedir. Allah Teâlâ ilim, hikmet ve adalet sahibi olduğuna
göre hem kullarına, onların irade ve etkileri olmadan günah işletmesi,
onları doğru yoldan saptırması, kalplerini mühürlemesi hem de bun-
lardan dolayı kullarını ayıplaması, cezalandırması düşünülemez. Ayrıca
pek çok âyet ve hadiste kulların iradelerinden, belli alanlarda hürriye-
te sahip olduklarından ve serbest tercihleriyle yapıp ettiklerinin iyi veya
kötü sonucunu elde edeceklerinden söz edilmektedir. Aklın hükmünü ve
naklin (vahiy) rehberliğini birlikte değerlendiren Ehl-i sünnet âlimleri
şöyle bir sonuç çıkarmışlardır: Kader Allah’ın ezeldeki bilgisi ve hükmü,
kazâ ise yaratılmışlar âleminde kaderin icrasıdır, yerini bulması ve uygu-
lanmasıdır. Allah Teâlâ, kulların hür ve serbest bulundukları alanda ne
yapacaklarını, neyi tercih edeceklerini ezelde bildiğinden, O’nun o alan-
daki kader ve kazâsı ile kulun hür tercihi birbirine uygun düşmüştür. Bu
düzeni kuran güç ve irade, varlıklara mahiyet ve özelliklerini veren yaratı-
cıdır. Bu noktadan bakıldığında kulun serbest iradesiyle yaptığı fiiller de
dahil olmak üzere her şey O’nun ilim ve iradesine uygun olarak oluşmakta
ve gerçekleşmektedir. O istemeseydi kul irade ve tercih sahibi olamazdı;
hayrı veya şerri, doğruyu veya yanlışı, küfrü veya imanı tercih edemez-
di; kulağını hak davetine açamaz veya tıkayamazdı. Bu anlamda “hidaye-
te erdiren, saptıran, mühürleyen, hayrı veya şerri işleten Allah’tır.” Bu
makro düzeyden mikro düzeye inilerek kulun hayatı, idrak ve şuuru için-
de olup biten davranışlara bakıldığında, kula ait hürriyet, irade ve tercih
ortaya çıkmakta, etkili olmaktadır. Davranışları değerlendirmeye, aidi-
yeti tesbite böyle yaklaşıldığında, doğru veya yanlış yola giren, hayır veya
şer işleyen, mümin veya kâfir olan, idrakini sınırlayıp karartanın... kulun
kendisi olduğu anlaşılmaktadır. Âyet ve hadisler farklı üslûplarla bu iki
bakış açısını da dile getirmekte, gerçeğin her iki yönden de görünüşü-
nü vermektedir. Nitekim Nisâ sûresinin 155. âyetinde kâfirlerin kalple-
rinin kılıflanması veya mühürlenmesi, onların irade ve tercihlerini bu
yönde kullanmış olmalarına bağlanmıştır. Yûsuf sûresinin 105. âyetinde
de kâfirlerin yer ve göklerde mevcut olup Allah’ın varlık ve birliğini gös-
teren nice delili (âyet) görmemek için yüzlerini çevirip geçtikleri ifade
76