Page 62 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 62
1 / FÂTİHA SÛRESİ · 1 – 7
7. Burada tarihe bir atıf yapılarak yolun doğrusu ve eğrisi hakkında bir
başka ölçüt ve delil daha verilmektedir. İslâm yalnızca Allah kitabında
böyle buyurduğu için doğru yol değildir, aynı zamanda tarih boyunca
ilâhî irşadı reddedenlerin tecrübeleri de doğru yolun İslâm olduğunu
göstermektedir. Bu sebeple doğru yolu arayanlar ve üzerinde bulunduk-
ları yolun sağlamasını yapmak isteyenler, dönüp tarihe bakmak, gerçek
mutluluğu bulanlarla sapanlar ve Allah’ın gazabına uğrayanların yol ve
yöntemlerini incelemek durumundadırlar. Tarihte hem örnekler hem
de ibretler vardır. Örnekler, peygamberlerin izlerinden giden fert ve
ümmetlerde, ibretler ise onlara cephe alan ve Cenâb-ı Hakk’a meydan
okuyanlarda görülmektedir. Bazı rivayetlerde sapanların “hıristiyanlar”,
ilâhî gazaba uğrayanların da “yahudiler” olarak açıklanması (meselâ bk.
Müsned, IV, 378; Tirmizî, “Tefsîr”, 2), yalnızca zaman ve mekân itibariyle
yakın birer örnek olmalarından dolayıdır.
Müslim’in rivayet ettiği bir kutsî hadiste (bk. “Salât”, 38) Allah
Teâlâ’nın, “Namazı (Fâtiha’yı) kulumla kendi aramda yarı yarıya pay-
laştım ve kulum dilediğini alacaktır” buyurduğu ifade edildikten sonra
şöyle devam edilmiştir: Kul (namazda Fâtiha’yı okurken) “Hamd âlem-
lerin rabbi Allah’a mahsustur” deyince Allah, “Kulum bana hamdetti”
buyurur. Kul “rahmân ve rahîm” deyince Allah, “Kulum beni övdü” der.
“Ceza gününün tek sahibi” deyince “Kulum benim yüceliğimi dile getir-
di” der. “Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” deyince
“Bu, kulumla benim aramda ortak olan kısımdır ve istediği kulumun ola-
caktır” buyurur. Kul “Bizi dosdoğru yola ilet; nimetine erdirdiklerinin
yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, doğrudan sapmışların yoluna da
değil!” deyince Allah, “İşte bu, yalnızca kuluma aittir ve kuluma istediği
verilecektir” buyurur.
“Duamızı kabul buyur, böyle olsun, bizi eli boş çevirme” mânasına gelen
“âmin” sözü, dilleri ne olursa olsun bütün müslümanların, hatta semavî
din mensuplarının ortak ifadeleri haline gelmiştir. Bu cümle Fâtiha sûre-
sine dahil olmadığı gibi âyet de değildir. Birçok hadiste Resûlullah’ın
Fâtiha’dan sonra “âmin” dediği ve böyle denilmesini öğütlediği ifade
edilmiştir (meselâ bk. Müslim, “Salât”, 72-76). Namazda veya namaz
dışında Fâtiha’yı okuyan veya dinleyen kimse, sûrenin sonunda “âmin”
64