Page 61 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 61
1 / FÂTİHA SÛRESİ · 1 – 7
fakat kimin elinden gelirse gelsin gerçekte her nimetin Allah’tan geldiği-
ni, O dilemedikçe kimsenin bir şey veremeyeceğini bilirler.
6. İnsanlar maddî ve mânevî hayatlarını düzenlerken doğrunun yanında
yanlış da yapmışlar; hatalı, çıkmaz, saptırıcı yollara da yönelmişlerdir.
Sapmanın ve yanılmanın baş sebebi insanın kendini yeterli sanması,
bilgi ve güç almak için Allah’a yönelmeyi reddetmesidir. “Gerçek şu ki
insan, kendini kendine yeterli görerek ille de azgınlaşmaktadır! Oysa
(kuldaki) her şey yalnız rabbine aittir (O’na dönecektir)” (Alak 96/6-8).
“Bize doğru yolu göster” duası aynı zamanda rabbin, kullarına bir irşad
ve uyarısıdır; eğer insan kendine yeterli olsaydı, doğru yolu görmesi ve
bulması için bir başkasına ihtiyacı olmazdı. Yaratıcı bu tâlimatı verdiğine
göre kula düşen, ilâhî irşada kulak vermek, insanî bilgi ve kabiliyetlerini
bu irşad doğrultusunda kullanarak her adımını doğru atması için O’nun
tarafından sağlanan imkânları gerektiği gibi kullanmaktır. “Doğru yol”
(sırât-ı müstakîm) İslâm’dır. Allah’ın peygamberleri ile kullarına gön-
derdiği dinlerin genel adı da İslâm’dır. Yaratan ile yaratılan, Allah ile kul,
akıl ile vahiy, hürriyet ile cebir, haksızlık ile adalet, iyi ile kötü... ancak
İslâm’da yerli yerine konmuş, doğru ilişkiler ve dengeler kurulmuş,
kurulma yolları gösterilmiştir. Hadiste yer alan bir örnekle açıklanacak
olursa dosdoğru bir yol, yolun iki tarafında iki duvar, duvarlarda açılmış
perdeli kapılar ve yolun başında da bir çağırıcı var ve o, “Ey insanlar!
Hepiniz doğru yola giriniz, dağılıp parçalanmayınız!” diye sesleniyor.
Birisi perdeli kapılardan birine girmek istediğinde yukarıdan bir başka
çağırıcı sesleniyor: “Sakın o perdeyi kaldırma! Kaldırırsan girer gider-
sin!” (Müsned, IV, 182-183; Şevkânî, I, 20). Bu örnekteki yol İslâm’dır,
duvarlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, kapılar haramlardır, yolun başın-
daki çağırıcı Allah’ın kitabıdır, yukarıdaki çağırıcı ve uyarıcı, her mümi-
nin kalbindeki ilâhî öğütçüdür. Böylece İslâm’da vahiy, vicdan ve akıl
birlikte işletilerek doğru yol bulunmaktadır.
Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandır
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
63