Page 6 - Kuran Yolu Meal bildinmi bildinmi.com
P. 6
TAKDİM
biri hilâfet merkezinde kalmak, diğerleri farklı bölgelere gönderilmek
üzere, Hz. Ebû Bekir döneminde toplanan Mushaf’a istinaden muayyen
sayıda resmî mushaflar hazırlamıştır. Bugün elimizde bulunan mushaflar
işte bu mushafa dayanmaktadır.
Sahâbe döneminden sonra geniş çaplı bir tefsir faaliyeti başlamıştır.
Ancak bu döneme ait tefsirler günümüze kadar ulaşmamıştır. Günümüze
ulaşan en eski tam tefsir ise, hicrî 150 yılında vefat eden Mukātil b.
Süleyman’a aittir. Ali b. Ebû Talha (ö. 143/760), Süfyân es-Sevrî (ö.
161/778), Yahyâ b. Sellâm (ö. 200/815) gibi hicrî II. yüzyılda yaşamış kişi-
lerce telif edilen bu ilk dönem tefsirleri, genellikle Mushaf tertibini esas
alarak, sırasıyla âyetler hakkındaki rivayetleri nakletmektedirler. Hiç
şüphe yok ki, tefsir ilminin doğduğu ilk dönemlerde, bu faaliyetle hedef-
lenen, tevarüs olunan bilgilerin daha geniş kitlelere ve gelecek nesillere
intikal ettirilmesiyle sınırlı idi. Tefsir ilminin Kur’an’ı açıklama görevini
üstlenmesi ise daha sonraki bir gelişmedir. Bu çerçevede ilk tefsir çalış-
maları, el-Ferrâ (ö. 207/822) ve Ebû Ubeyde (ö. 210/825) gibi dilcilere
aittir. Onlar, kelimelerin ve terkiplerin anlamlarını açıklamayı amaçla-
dıkları için, hemen her âyet hakkında söyleyecek şey bulmuşlar ve açık-
lamalarını Mushaf tertibini esas almak suretiyle sunmuşlardır. Bu yazım
geleneği, bugün minnetle başvurduğumuz, değerli bilgiler içeren İbn
Cerîr et-Taberî’nin (ö. 310/922) Câmi’u’l-Beyân an Te’vîli âyi’l-Kur’an’ı
gibi eserlerin yazılmasına imkân vermiştir. Bu eserlerin “rivayet tefsi-
ri” olarak adlandırılması, bunlarda rivayetin ağırlıklı yer tutmasından
kaynaklanmaktadır; zira bu eserler naklin yanı sıra, uzun dinî tahlille-
re, İsrâiliyat ve kelâmî-fıkhî meseleler üzerine derin tartışmalara da yer
vermektedirler. Aynı şekilde “dirayet tefsiri” olarak nitelenen eserler de,
re’y ağırlıklı olmakla birlikte nakilden müstağni kalmamışlardır.
Gerek rivayet tefsiri gerekse dirayet tefsiri olarak değerlendirilen klasik
tefsirlerde, Kur’an’ı baştan sona tefsir etmeyi amaçlayan ve Mushaf terti-
bini esas alan bir yöntem izlenmiştir. Klasik dönemlerde tefsir ilminin bir
karakteri olarak oluşan Kur’an’ı baştan sona ve Mushaf tertibine göre tef-
sir etme geleneği, Derveze’nin sûreleri nüzûl sırasına göre tefsir ettiği et-
Tefsîru’l-Hadîs’i gibi istisnalar dışında, modern zamanlara kadar yazılan
bütün tefsirlerde hâkim olmuştur. Tefsir literatürümüz, bu karakteristik
8